Prisoners. 1890, Van Gogh |
Bir sabah tutsaklar çalışma avlusuna girdiler, gardiyan yok ortalıkta. Bazıları her zaman yaptıkları gibi, hemen çalışmaya koyuldular, diğerleri ise aylak aylak dolaşıp ısrarla çevreyi kolaçan ettiler. Sonra içlerinden birisi öne çıkıp bağırdı: "İstediğiniz kadar çalışın ya da hiçbir şey yapmayın: hiç fark etmez. Gizli niyetleriniz açığa çıktı, gardiyan geçenlerde sizi gizlice dinledi ve önünüzdeki günlerde hakkınızda korkunç bir karar verilecek. Tanırsınız onu, serttir ve intikamcıdır. Şimdi şu sözlerime kulak verin: bugüne kadar kim olduğumu anlayamadınız; göründüğüm kadar değilim, daha fazlasıyım; gardiyanın oğluyum ben ve o benim her istediğimi yapar. Sizi kurtarabilirim, sizi kurtarmak istiyorum; ama şunu da bilin ki yalnızca bana inananları, gardiyanın oğlu olduğuma inananları; diğerleri inançsızlıklarının karşılığını göreceklerdir." Bir süre sessizlikten sonra, "peki" dedi yaşlı bir tutsak "bizim sana inanıp inanmayışımızın ne önemi olabilir ki? Gerçekten gardiyanın oğluysan ve söylediğini yapabilirsen, hepimizin lehine aracılık et: gerçekten bir iyilik yapmış olursun böylece. Ama inanmak ya da inanmamak lakırdısını geç bir kalem!" Bu arada daha genç bir adam "ben bu söylediğine inanmıyorum. Sadece kafasına takmış bunu. İddia ediyorum ki sekiz gün sonra hala bugünkü gibi burada olacağız, ve gardiyan hiçbir şey bilmiyor" diye bağırdı. "Bir şey biliyorduysa da artık önemi yok" dedi, avluya o sırada giren son tutuklu; "gardiyan az önce ansızın öldü." - Yaşasın, diye bağırdılar, her kafadan bir ses çıkararak, yaşasın! Oğul Bey, Oğul Bey, mirastan ne haber? Şimdi senin tutsakların mı olduk yoksa? - Kendisine hitap edilen "bana inanan herkesi serbest bırakacağımı söylemiştim" diye yanıtladı yumuşak bir tonla " elbette babam yaşadığı sürece." - Tutsaklar gülmediler, omuz silktiler ve onu öylece bıraktılar.
Nietzsche
(Van Gogh'un resminin metinle doğrudan bir ilgisi yoktur.)
(Van Gogh'un resminin metinle doğrudan bir ilgisi yoktur.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder