Yaşlı Bir Adam


cavafy
Gürültülü kahvenin en dibinde
bir ihtiyar oturuyor başını masaya eğmiş;

önünde bir gazete, tek başına.
Ve utancı içinde bu sefil yaşlılığın
düşünüyor, ne kadar az tadını çıkardı yılların,
oysa güçlüydü, sözü geçerdi ve güzeldi.

Biliyor çok yaşlandığını; duyumsuyor, görüyor.
Gençlik yılları gene de daha dünmüş gibi.
Nasıl da daracık bir ara. Nasıl da kısa.

Ve düşünüyor, kendisini nasıl aldattı Akıl,
oysa nasıl da güvenmişti ona —ne çılgınlık—
“Yarın! Daha çok vakit var” diyen o yalancıya.

Anımsıyor dizginlediği içdürtülerini; heba
ettiği bunca sevinci. Alay etmekte
aptalca sakınımıyla kaçan fırsatlar.

...Ama düşünce ve bunca anı
başını döndürdü yaşlı adamın.
Ve uyuyakaldı kahve masasına dayayarak başını.

(1897)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder