Buradaki Rüzgara izin senin üstünde aynı etkiyi yapacak mı -o denli iyi bir çeviri mi- bilmiyorum, pek de sanmıyorum sevgili okur; ama ben o gün sanki bir kapıdan geçtiğim, anlatılmaz bir şeylere dokunduğum, bir tılsım ya da büyüyle, doğruca söylemek gerekirse büyük bir şiirle karşı karşıya olduğum duygusunu çok güçlü bir biçimde almıştım. Arkası kendiliğinden geldi. Özellikle de yine babamın önerdiği bir kitabı, Georges Mounin'in Avez-vous lu Char (Char'ı Okudunuz mu?) başlıklı denemeler derlemesini okuduktan sonra bu ozanın dünyasına git gide daha fazla girdim. Char sevdiğim yabancı ozanlar arasında baş köşeye oturdu. Sanırım bugün de orada olduğunu hiç duraksamadan söyleyebilirim. Çok sonraları edinebildiğim Pleiade baskısı Tüm yapıtları, şiire gereksinim duyduğum zaman ilk el attığım, sayfalarını karıştırıp bugün de aynı heyecanla okuduğum ender kitaplardan biridir. Özellikle, tüm modernliğine karşın onu bir Provence şairi, "Güneyli" bir ozan yapan şeyler (ki şiirlerini okurken bunları siz de hemen duyumsayacaksınız) onu bana, bir okur olarak benim şiir dünyama daha da yaklaştırdı.
Samih Rifat
Rüzgara izin
Köyün yamaçlarına kamp kurmuş mimoza ağaçlı tarlalar vardır. Toplama zamanı oralardan uzakta, kolları gün boyu kırılgan dallarla uğraşmış bir kıza rastlarsınız ara sıra. Alabildiğine güzel kokulu bir karşılaşmadır bu. Işıltı çemberi kokudan bir lambaya benzeyen kız, sırtı batan güneşe dönük, yürür gider.
Onunla konuşmak bir kutsallığı çiğnemek olur.
Otları ezen bez çarıklarıyla yol verin geçsin. Kim bilir, belki de dudaklarının üstünde bir sanrı gibi, Gece’nin nemini görebilirsiniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder