Soğuk, mavimsi bir şüphe, bir belirsizlik hali... Karanlık akıntılar çağlar zehirli aydınlıklara karşı... Karanlık istila yolunda, "Sahip olsa da bir ruha" kirli bir ruh olmak için uğraşmakta... Hiçbir efendinin günah için ihtiyacı yok bize. Nasıl ki sıhhatlinin doktora ihtiyacı yoksa. Ama düşmanlık hastalığı var birbirimize. Peki ya mitolojik tanrılar? Onlar hastalığa dönüştü. Sureti olmadan düşünce kayboldu boyanın içinde tuzağa düştü; şekilsiz bir amber vahasında...
Tek başımayım yine, kafamın içindekilere döndüm, rüyalara ve düşlere... Çerçevenin kenarından sonrası karanlık, kara geceler kuşatır beni... Mumlardan yükselen dumanlar karartır etrafı.. Sarıp sarmalar boş atölyeyi, adeta izler kanayan resimleri... Sonra yol olur gider alacakaranlıkta... Keskin bıçak kapanmayan bir yara açmıştır bağırsaklarında... Ne zaman acıyla soluduğun hava son nefesini de çekip alır yıldızlardan, işte o zaman deniz karışır toprağa, sen düşersin karanlığa... Üzerindeyim o donuk yüzeyinde, o durgun, karanlık gölün Gece siyahlaşır, sessizlik bir yankı gibi... Gözlerinde bir tanecik... Göz kırpıp gönderiyorsun bana bir yudum, savrulan girdapta... Menekşe diplerinden filizlendim ben... Suların değişmez sessizliği... Gözyaşı su damlalarına dönüşür. Dalgalar yayılır ötesine, en uzak ufukların... Her şeyin... Bir zerre yıldız! Daha çok seviyorum seni gözlerimden...
Kapana kıstırdım ruhunu bu fani dünyada. İtibar kazanamadın, kazanacak mısın? Mutluyum, bir şiir gibi doğaya yazılan... ve sapkın fena halde...
*
Derek Jarman's
Caravaggio (1986)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder