Melankoli hem varlığın handiyse karşı konulmaz çekiciliğini hem de hiçliğin acılığını duyumsar. ... Hiçlik, demek ki var olanın saltık yitimi içinde varlığın saltık yıkımı: var olmayan - hiçlik. O görmüştür ki var olan her şey hiçliğe doğru gider. Güzel olan her şey yok olur. Zevk kalıcı değildir. Seyir halinde bir lütuf anında tadına bakar o yalnızca - sonra günün birinde gül solar...
Melankoli'de Hiç konuşur. Önce yıkıcı negatif olarak ki zorla öyledir. Dünyanın görünümlerini ve her türlü insan çabasını anlamsız kılan şey olarak. Gravürün açıkça sölediği budur işte. Ama melankoli yalnızca bu saptamadan oluşmaz. Onda bir gece çekiciliği, hafif bir büyüleyicilik de vardır. Var olanın öngörülebilir yitirilişi, sonuçtaki yıkımı, her şeye karşın varlık zemini üstünde, dolayısıyla da bir bölümüyle pozitif olarak duyumsanır. Yararsızlık, bu zemini etkiler, gizlice işler, ama bir yandan da özgürlüğüne kavuşturur. Sağlamlığını sarsar, ama hafifleştirir de onu, akışkan hale getirir, biraz uçucu, bu nedenle de daha az sarp, istediğinde daha az ısrarlı kılar. Hoyrat zorunluluğunu yumuşatır. Yok olacağını bildiği için, bambaşka -daha şimdiden madde dışı- bir ağırlık verir onun orada oluşuna. Gerçekte ne olmaktadır melankolide? Büyük olasılıkla şudur olan: Söylediğim o sınanmış boşluk, yalnızca varlık ufkundan yola çıkarak manzaranın içine sızar, ansızın birleşir onunla. Var olandan başka hiçbir şey’in hiç'i, kendinden başka hiçbir şey olmayanın-ki, başka hiçbir şey’e sıkı sıkıya bağlıymış duygusunu verir, neredeyse elle tutulabilir ya da en azından kendi içinde yaklaşılabilir duruma gelir. Üstelik yalnızca kıyılarında değil, doğrudan iç yapısında.
Melankoli, dünyanın yok olacağını bilir ve bu boyutta yaklaşır ona. Görünüşte çok sıradan bir şey bu. Ama dünyanın yok olacağını bilmek ve bunu bilerek onun üstünde yaşamak, sanıldığı kadar çok görülen ve basit bir şey değil. Dünyanın yok olacağını biliyoruz bilmesine, ama şu an değil bu, şimdi’nin içinde değil. Geçip gideceğini biliyoruz, ama sonra olacak bu; her şeyden önce olasılığı az bir sonra; tıpkı kendi ölümümüz gibi. Açılmış, tüm güzelliğini takınmış güle solacak, buruşuk, solgun yaprakları günün birinde yerlerde sürüklenecek güle gittiğimiz gibi gitmeyiz. Gülün geçici olduğunu, sonrası için değil şimdi ve hemen önünde olduğunu bilmek, bambaşka ve çarpıcı bir bilgidir. işte buna davet eder bizi melankoli, kendi kendinin ucuna dek gidersek.
Gül'ün ölümlü olduğunu bilmek ne demektir? Öncelikle ve kuşkusuz, onu bütün güzelliği içinde, herhangi birinin bildiği gibi, gül olarak bilmek demektir. Ama -nasıl söylemeli?- istemeden bilmektir bu. Sevmek, ama onu var olmaya bırakarak düşünsel düzeyde bile olsa kopartmadan sevmek. Onu seyretmek; ama istek duymadan, tüm başka güzelliklere baktığımız gibi seyretmek. Melankoli’yse her türlü isteği ortadan kaldırır. Erk’in doymak bilmez, durmak bilmez işlevini de askıya alır böylece. Ölümlü gülün bilgisi, Erk’in söylemi dışında bir bilgidir. Onun işlemediği bir alanda ortaya koyar kendini. Onun egemenliğinin, o aldatıcı egemenliğinin dışında, gözü açılmış... Evet gözü açılmıştır melankolinin, uyanıktır; öncelikle bu anlamda ve onu gerçekliğine taşırsak, yalnızca bu anlamda.
Böylece, bu var olmaya bırakma zemininde kendini Erk’ten belirgin biçimde ayırırken onun maskesini de düşürür ve aynı zamanda hem güle hayranlıkla bakar, hem de yok olacağını bilir. Gülü gül olarak var olmaya bütünüyle bıraktığı ölçüde daha kolay bilir ve duyumsar bunu. Böylece Erk’i iki kez mat eder. Ne olduğunu bilerek uzakta tutar onu: Evet erktir o, güzellik ve güç içinde devinen, ama günün birinde negatifin eline düşecek işleriyle tehlikede bir erk; aynı zamanda hem hayranlık verici, hem geçici, ve yalnızca yazgısal; Erk’tir, çünkü yazgısaldır.
Sonuna dek götürüldüğünde, son siperlerinde -doğru seçilmiş bir sözcük bu- melankoli. başka bir uzamı açmaktadır artık: Dürer’in gravüründe yarıda bırakılmış o soldaki boşluğu. Yapıt bu boşluğa doğru açılmaktadır ve hiçbir şeye bakmayan Melek’in gözleri, her şeye karşın bu boşluğa dikilmiştir.
*
Roger Munier
*
İlgili Okuma:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder