Diyojen

Diogenes’in skandal yaratan hareketi malumdur: cinsel iştahını doyurması gerektiğinde, kentin meydanında kendi kendini rahatlatırdı. Kynikler’in birçok kışkırtması gibi bu da iki anlamlıdır. Gerçekten de kışkırtma –olayın herkesin içinde olması özelliğine ilişkindi- bu Yunanistan’daki her  türlü gelenek ve göreneğe tersti; yalnızca geceleri aşk yapılmasının nedeni, gözlerden rahatlıkla ırak durmanın gereği olarak açıklanabilirdi; ve bu tür ilişki içindeyken görülmeye karşı önlem alma, aprodisia’ların uygulanmasının insan da mevcut olan en soylu şeyi onurlandıran bir olay olmadığının göstergesiydi. Diogenes bu “davranışsal” eleştirisini işte bu saklılık (kamudan sakınma) kuralına yöneltiyordu; gerçekten de Laertes’li Diogenes, onun “her şeyi, yemeği de, aşkı da herkesin önünde” yaptığını ve şu mantığı yürüttüğünü aktarır: “Eğer yemek yemekte bir kötülük yoksa, herkes içinde yemek yemekte de bir kötülük yoktur.” Ama, besinle bu yakınlaşmaya girişmesinden dolayı, Diogenes’in davranışına bir anlam daha yüklenir: doğal olduğundan dolayı utanç verici olmayan aphrodisia’ların kullanılışı, bir gereksinimin giderilmesinden başka bir şey değildir ve Kynik midesini en basit şekilde dolduracak besine başvurduğu gibi ( çiğ et yemeye çalıştığı söylenir) aynı biçimde, mastürbasyonu da iştahını geçiştirmenin en doğruda biçimi olarak görür; hatta açlık ve susuzluğun da böylesine basit biçimde doyurulma olanağı olmamasına üzülür: “Tanrım, açlığı gidermek için karnımızı ovuşturmamız yetse ne iyi olurdu.”

Michel Foucault

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder