10 şubat 1866,

Yaşamını sakatlama ve taşlaştırma noktasına kadar yalınlaştırmak görev değildir. Yalnızca yokluğu arzulamak bilgelik değildir. Dünyadan elini eteğini çekmek faydasız ve belki de suçlu bir intihardır. Aşırı çekingenlik bir bozukluktur çünkü kişiyi bencillikle aynı noktaya getiriyor ve bencilliğin tüm görünümlerini alıyor. Kendi için yaşanmaktan korkuluyor ve sanki yalnızca kendi için yaşanılıyormuş gibi yapılıyor. Gözyaşları içinde mutluluktan yoksun kalınıyor ve sanki yalnızca kendi çıkarını düşünüyormuş gibi yapılıyor. Hiçbir konuda başkası rahatsız edilmek istenmiyor ve başkası bu istememeyi bir hakaret gibi görüyor. En azından düşman edinmek istenmiyor ve tüm bağlantılar ve daha sonra tüm dostluklar kaybediliyor. 


12 Şubat 1866, Pazartesi

Ruhun tereddütü ve karakterin kararsızlığı en küçük karalamada bile görülürler. Kusursuz tümce, gözüpekliktir, saf addır, ruhun duruluğudur. Eyleme geçmeyi önleyen güvensizlik aynı zamanda doğaçlama söze, akıcı stile ve kendiliğindenliğimizin bütün iyi yürekli atılımına büyük engeldir. Güvensizlik aslında kendini bırakmayı engeller ve onun yerine sürekli ve inatçı eleştiriyi koyarken sevinci kendi deliğine ve arzuyu sessizliğin içine sokar. (...)

Kulak kendini duyduğu zaman duyma duyusu bozulmuş demektir; kendini sürekli gözlemleme senin acı çekmene yol açan sinirlendirici kötü alışkanlığı yaratmaktadır. Yeteneğinin en büyük düşmanı senin içindedir: bu, ilk hareketine karşı duyduğun aşırı, hastalıklı bir güvensizliktir; bu, bir fikri terketmeden ve ona inanmadan önce onu yirmi defa yeniden gözden geçirme, yeniden okuma ve yeniden düşünme gereksinimidir. Bu ödlekliğin sürekli çoğalan ve hatta biçimleri denenmeden önce geri çektirten tasalanmaları vardır. Yazdığım zaman, bitmeyen bir doğurma ve inatla kendini engelleyen ve kendini son kurtuluşa bırakmadan yalnızca doğurmanın acısını sürdüren bir lohusa çalışması durumunda kalıyorum. Meyvasız doğurma, sahte sunuşun ebedi boğuntusu, onun sıkıntısını, işkencesini bilmek için hissedilmiş olması gereken özel bir duygudur. İşte bu nedenle yazdıklarımı bastırmaktan ve hatta düzenlemekten nefret ediyorum. Böyle bir şeyin alışkanlığını edinmekten ve ustalık kazanmaktan uzakta olduğum için, kendimi her zaman daha yeteneksiz hissediyorum ve bunun artan bir korkusuna maruz kalıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder