W.B.


 Paris, 1937


Sanırım günışığına çıkmış bütün fotoğraflarına bakmış olmalıyım Benjamin'in. Her birine dikkatle, uzun uzun bakmışımdır. Kişinin olanaksız bir tanışmanın şartlarını zorlamasında utandırıcı herhangi bir yan görmediğimi söylemeliyim. 

Richelieu'deki kütüphane'nin bir odasında Gisele Freund'ün çektiği kare beni öteden beri düşündürmüştür. Dışarıda neler olup bittiğini biliyoruz: Çember gitgide daralıyor. Asıl ilgilendiğim, burada, içeride neler olduğu. Walter hemen her gün geliyor Bibliotheque Nationale'e; Pasajlar'ın çukuru büyüdükçe büyüyor, doldurduğu fişlerin bir noktadan sonra içinden çıkılmaz bir labirent oluşturduğunu anlamış mıdır? 

Belli ki Gisele'le sözleşmişler o gün. Elinde Leica'sı, gelip etrafında dolanmış epey, ışığın durumunu ölçmüş, "sen rahatına bak" demiş Walter'e: "Çalışmana devam et."

Kalem tombul parmaklarının arasında, kağıdın üzerinde ilerleyen mürekkep lekeleri geniş bir anlam haritasında yol alıyor. Bu bina, bu salon, bu masa ve etrafını kuşatan atmosfer, koku, siyah beyaz egemenliği tanımlanamaz bir mutluluk duygusu yaratıyor Benjamin'de, kendisini yalnızca o rahim noktada huzurlu hissediyor, Gisele farkında durumun, en doğru anı arıyor.

Gece evde, yazı masamda zamanlarını ve adreslerini bir tek benim bildiğim, yanyana içiçe izlerin içinden kurumuş bir yaprağa uzanıyor, sapından tutuyorum: Portbou'daki boş mezardan kopardığım o sarı leke bir şimdiki zaman daha yaşıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder