Erotik Edebiyat Tarihi (Sonsöz)

SONSÖZ

Erotik edebiyat, uygarlığın yüksek dönemlerinde, örneğin Auguste çağında, Quattrocento ya da XIV. Louis dönemlerinde yeşerdiğinden bir çöküş işareti değildir; hatta "Aydınlanma Çağı" denen XVIII. yüzyılda özellikle en parlak dönemindeydi. Bir ahlaksızlık ya da iğrençlik işareti de değildir; Hıristiyan yazarlar bile (sadece Ausone değil) pişmanlık duymadan bu edebiyatı geliştirmişlerdir. Geriye baştan çıkartıcı olup olmadığı kalmaktadır, çünkü yasaklanmasına neden olan temel motif her zaman bu olmuştur.

Gerçekte, eğer erotik edebiyat ahlak kuralları için tehlikeliyse, eleştiri duygusu reddedilerek okunan diğer edebiyat türlerinden daha tehlikeli değildir. Sefahati cesaretlendirdiği suçlaması yapılmaktadır, ama büyü üzerine yazılmış elkitapları da zararlı başka boş inançlara itmektedir insanları. Eğer basılı kağıtlar, bunların ne yapılması gerektiğini kesin olarak belirttiğine inanan zayıf ruhların besini olurlarsa, polisiye edebiyat da hırsızlığa ve cinayete, dini edebiyat da inançsızların fanatikler tarafından katledilmesine neden olabilir. Kitaplar bize başka insanların düşündüklerini ya da hayal ettiklerini öğretir, hepsi bu: Onların ilkelerini benimsemek ya da reddetmek özgürlüğü her zaman vardır.

Bu edebiyat, erotizmi gerçeklikteki gibi değil, eğer arzular görgü kurallarından ya da yasaklardan kurtulursa olabileceği biçimiyle sunar. Erkek kahramanları utanma ve engel tanımamaktadır, kadın kahramanları, Gamiani gibi, "bir gecede otuzbeş yatağa koşmaya" yeteneklidir. Yazarların çoğu, gerçek deneyimlerinden çok fantazmalarını ifade ederler ve bu fantazmalar cinselliğin gerçek olanaklarını abartır ya da çarpıtır. İnsan cinselliğinin bir bölümü hayal gücüyle doyma eğiliminde olduğundan bu daha az ilginç ya da özgün değildir.

Cinsel cinayet nedeniyle tutuklanan sadist bir İngiliz çiftin evinde Sade'ın bütün eserleri bulunmuştur; ama bu eserler, entelektüel merak nedeniyle bunları okuyan normal insanlara bu cinayetlerin dehşetini hissettirmektedir. Bunu, aşk davranışının kılavuzu yapmak için deli olmak gerekir. Sade, Juliette'i bitirirken, "felsefe her şeyi söylemelidir," diyordu; bununla birlikte, ancak felsefeyi iyi bilenlerin herhangi bir riske girmeden okuyabileceklerini kabul ediyordu. Kültürün ideali, insanı, her şeyi okuyabilecek ve her şeyi görebilecek yetenekte yapmaktır. Bu yetenekle her şeyi kabul etmek arasında aşılmaz bir adım vardır, çünkü iyiyle kötü arasındaki ayrım kaybolursa toplumda hiçbir şey ayakta kalamayacaktır. Her şeyi okumalı ve her şeyi görmeli, ama her şeyin serbest olduğuna inanmak için değil, gerçeği aramak için: Özgür’ bir düşüncenin temel güçleri olan bilinçlilik, sağduyu ve insana saygı korunduğu sürece bunun asla sakıncası yoktur.

Alexandrian

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder