"Bir dostumun kır evindeydim. Geldiğim günün gecesinde, rüyamda bir çimenliğin önündeydim, harika devekuşları ağır ağır, sessizce dolaşıyordu, olağanüstü boyutlarda tavuklar vardı, devasa, neredeyse korkutucu biçimleriyle moaları andırıyorlardı. Kısa süre sonra uyandığımda, bu rüyanın anlamını çözmek zor olmadı; çünkü yakınlarda bir yerlerden horoz sesleri, kümesten gurk! gurk! eden tavukların gürültüsü geliyordu: anlattığım o düşsel imgeleri uyandıran belli ki bu sesler olmuştu. [...]
Bir başka sefer, yine sabah vakti, parmaklarımı belli bir pozisyonda tuttuğumu çok net bir biçimde fark etmişken, yine rüyamda, kocaman olmuş bir el gördüm, gerçekte parmaklarım ne şekilde duruyorsa, aynen öyle duruyordu. Bir başkasında, elimde gezinen bir sinek olduğunu hissediyordum, ve gözlerim kapalı, aynı böceğin görüş alanımda son derece net bir biçimde belirdiğini gördüm. " (P. Max Simon, Le monde des reves, 1888.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder