Nice çevresindeki yükseklerde bir sürü saklı köşe, yaşadığım unutulmaz anlarla kutsallaşmıştır benim gözümde. Zerdüşt'te “Eski ve Yeni Levhalar Üstüne" adını taşıyan can alıcı bölüm, istasyondan kayalar içine kurulmuş eşsiz Arap köyü Eza’ya çıkarken yazıldı.
-yaratıcı güç ne denli bol akarsa, kas çevikliği de o denli artıyor bende. Beden coşmuştur. Ruhu karıştırmayalım işin içine... Çok zaman beni dansederken görebilirdiniz; yorgunluk nedir bilmeden o dağ senin, bu dağ benim, yedi sekiz saat dolaşabiliyordum. İyi uyuyor, bol bol gülüyordum, -bundan daha dinç, daha sabırlı olamazdım.
Bir dansçıdır Zerdüşt; gerçeği en katı yüreklilikle, en korkunç olarak gören, o “uçurum gibi derin” düşünceyi düşünen kimse, nasıl oluyor da varlığa onun bengi dönüşüne karşı durmuyor, -tam tersine evrensel olumlayışın “o sonsuz, sınırsız evet ve amin deyiş”in ta kendisidir... “Ta uçurumların dibine dek taşıyorum bu evet-deyişi”... İşte gene vardık Dionysos’a...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder