DECADENCE

İyi ama bu "düşmüşlük (decadence)" nedir? Nietzsche bu tabiri on dokuzuncu yüzyıl sonunda
Baudelaire'in Kötülük Çiçekleri'nde (1857) kişileşen Fransız edebiyat hareketinden almıştır
-bundan sonra da modernliğin kötü yönlerini özetlemek için kullandığı gözde tabiri olur. Düşmüşlüğün (decadence) başlıca nitelikleri "gotik" bir beğeni, yüzyıl sonuna ait bir çürüme, sapkınlık ve ölüm takıntısıdır. Neredeyse çağdaşları olan "empresyonistler" nasıl ilk başta kendilerini kötülemek için kullanılan bir tabiri sahiplendiyse, düşmüşler (decadent) de kendilerine verilen adı şeref payesi saydılar.

Nietzsche düşmüşlüğü (decadence), "tükenmişlerin" hayat için "zararlı olanın çekimine kapıldığı" bir "nevroz" olarak tanımlar. Putların Alacakaranlığı'nda benzer bir şey söyler: Kendinize zararlı olanı içgüdüsel olarak seçmek ... düşmüşlüğün pratikteki formülüdür" .

Esasen Fransız edebiyat hareketinin doğru bir tanımıdır bu: Ölüm-bulaşmışlara kafayı takmış, bir tür "ölüm-isteği" sergileyen, Keats gibi "huzurlu ölüme yarı aşık" estetik düşmüşler tam da "zararlı olanın çekimine kapılıyorlardı".


" Düşüş" önemli bir felsefi terim olarak ilk kez Nietzsche'nin 1888'deki eserlerinde boy gösterir. Daha önce belirtildiği üzere bu kavramı zorlaştıran şey Nietzsche'nin onu iki şekilde tanımlamasıdır. Birinci tanıma göre düşüş "hiçlik" özlemi, "ölüm istencidir"; Baudelaire'in çürüme ve sapma sevgisinde ve örtük olarak da Wagner'in son operalarında açıkça görülen budur. İkinci tanıma göre düşmüşlük atomlaşma çerçevesinde açıklanabilir: ister sanattan, ister toplumdan bahsediyor olalım, modernliğin düşmüşlüğü, karmaşık birliklerin koruma gücünde yozlaşma, "hayatın bolluğunun" "en küçük biçimlere doğru itilmesi" ve böylece eski bütünlüklerin tortulara, "kaosa" indirgenmesi demektir. Fakat bu nitelendirmeler bana birbiriyle bağdaşmaz görünmüyor. Nietzsche dekadan (decadent) hale gelenlerin "zayıf ve tükenmiş" olduğunu söyler. Hayattan nefret eder ve hayatı terk etmek isterler, çünkü artık zorlukların karşısına çıkamamaktadırlar. Bunun sebebi, yani onlarda görülen yüzyıl sonuna (fin de siecle) özgü Weltschmerz ve hayattan bıkma halinin sebebi atomlaşmada; onların "içgüdülerinin anarşisi"nde, hayatın güçlükleri karşısında "galibiyet" -ve galip geleceğine güven- için gereken tutarlı, azimli eylemi yapabilecek disiplinli bütünler olarak kendilerini örgütlemedeki başarısızlıklarında yatar. Pforta'da söylenebileceği gibi, dekadanlar artık "kendilerini toplayamayanlardır".

Nasıl "savaşçı" olunacağını unutmuşlardır.

*
Julian Young / Nietzsche


*
İlgili Okumalar: 
kaotikbenlik.blogspot.com.tr/2013/04/Sanatta Pesimizm mi? / Nietzsche

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder