Thomas Mann / Susan Sontag


Yeniden Doğan
Günlükler ve Defterler
1947 - 1963
Susan Sontag


Mann'ın Büyülü Dağ'ı hayat boyu okunacak bir roman. Biliyorum! Büyülü Dağ okuduğum en iyi roman. Bu eserle yeniden ve şevkle tanışmanın tatlılığının, duyduğum huzurlu ve düşünsel derinlikli hazzın eşi benzeri yok.  (1 Eylül 1948)


[1951’in başlarına kadar uzanan kayıtların bulunduğu, SS'ın Thomas Mann’ı ziyaret edişini de anlattığı -ki bu ziyareti uzun yıllar sonra hatıralarını aktardığı az sayıda yazıdan birinde yine ele alacaktı- bu defterin ilk sayfasında, Bacon’dan alıntılanmış bir satır var: “Aklının ele geçirip özel bir hoşnutlukla üzerinde durduğu her şeyden şüphelenilecek.”]

E., F ve ben bu akşamüstü saat altıda Tanrı’yı sorguya çektik [SS sayfa kenarına Thomas Mann'ın telefon numarasını not etmiş.] Saat 5.30’dan 5.55’e kadar korkudan, meraktan ve saygıdan sersemlemiş halde evinin (1550 San Remo Yolu) önünde oturup prova yaptık. Kapıyı ince yapılı, yüzü solgun, saçları kül rengi eşi açtı. O, geniş oturma odasının uzak köşesinde, kanepede oturuyor, yaklaşırken havlamasını işittiğimiz iri, siyah bir köpeği tasmasından tutuyordu. Bej takım elbise, vişne çürüğü kravat, beyaz ayakkabılar - ayaklar birleşik, dizler ayrık  - Müthiş kontrollü, tıpkı fotoğraflarına benzeyen sıradan bir yüz. Bizi çalışma odasına götürdü (duvarları boydan boya kütüphaneydi elbette) - konuşması yavaş ve hatasızdı, aksanı da tahmin ettiğimden az belirgindi - “Ama — Ah söyle bize kâhin ne dedi” -

Büyülü Dağ hakkında:

1914’ten önce başlamış, sayısız kez bölündükten sonra 1934’te bitmiş -

“pedagojik bir deney”

“alegorik”

“bütün Alman romanları gibi bu da eğitici bir roman”

“Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Avrupa’nın karşılaştığı bütün sorunları özetlemeye çalıştım”

“Sorular sormak amacıyla, cevaplar vermek için değil -öylesi haddini bilmezlik olurdu”

“İnsanca yazılmış olduğunu — içinde iyimserlik barındırdığını hissetmediniz mi? Nihilist bir kitap değil, insanseverlikle, iyi niyetle yazıldı”

“Hans Castorp, savaştan sonra dünyayı özgürlük, barış ve demokrasi yolunda yeniden inşa edecek kuşağı temsil ediyor."

'Settemhrini, romanın hümanisti; Batı dünyasını temsil ediyor"

"kalleşçe”

[SS]: Hans’ın karşı karşıya kaldığı bütün ayartmalar-etkiler düşünülünce Hans’ın dağdan indiğinde Joachim’i hatırlatan şekilde eskisinden fazlasını bildiğini -olgunlaştığını- anlamak önemli.

[Mann devam ediyor:] “Savaştan önce Münih’te yaşadığım kişisel bir deneyimle ilgili - bugün bile gerçek olup olmadığını bilmiyorum
 - ‘meta psikolojik’


[Mann’ın yorumlarını içeren son sayfanın üst kenarına, SS şunu yazmış: “Yazarın yorumları, yavanlığıyla kitabına ihanet ediyor.”]

Onun [Mann’ın] eserleri bir bütünlük oluşturuyor ve tercihen de bütün olarak incelenmeli - (Buddenbrooklar’dan [Doktor] Faustus’a)

- [Mann]: “Edebi hayatta düşünceler birbiriyle ilişkili ve kesintisizdir” -

Çeviriler:
B[üyülü] D[ağ]'ın en iyi çevirisi, Rilke’nin şiirlerini büyük duyarlılıkla çeviren Fransız şair Maurice Betz’e ait.”

Onun eserlerinden herhangi birinin en iyi “İngilizceleştirmesi”, Kenneth Burke’ün Venedik’te ölüm çevirisi —

“Yayıncım Alfred Knopf, Mrs. Lowe’un beni çevirme becerisine sofuca bir inanç besliyor - tabii Mrs. Lowe benim çalışmalarımı çok iyi biliyor.”

Faustus’u çevirmek müthiş zordur. [Mann]: Eski Yüksek (Lutheryen) Almancası dolayısıyla “Bir ayağı on altıncı yüzyıldadır” -

Çağdaş yazarlar üzerine:

joyce:

1) Portre’nin [Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi] Joyce’un yapıtlarının kronolojik sıralamasındaki yerinden emin değildi (ikinci kitabı mı?)

2) İngilizce konuşan ‘kültür’de doğmamış birinin eserin güzelliğini takdir etmesi zor

3) Joyce hakkında kitaplar okumuş

4) Joyce ile benzerlikleri bulunduğuna inanıyor: - ikisinin eserlerinde mitin yeri (Ulysses, Yusuf [ve Kardeşleri], Büyülü D[ağ])

5) Ona göre Joyce “zamanımızın en önemli yazarlarından biri”

Proust:

Proust gibi onun eserlerinde de zaman vurgusu var fakat Mann, Proust’la B[üyülü] D[ağ]’ı yazdıktan çok sonra tanışmış - “Zaman, çağdaş bir sorundur.”

[Doktor] Faustus üzerine:

“Bir Nietzsche kitabıdır.” - 1942’de başlayıp 1946’da bitirmiş.

Müzikal bölümde Alban Berg’ün Darnoldi adlı öğrencisiyle işbirliği yapmış - bu kitabı yazdığı dönemde Schoenberg’le de sık sık görüşüp konuşuyormuş - Schoenberg’ün Harmonielehre’sinden [Armoni Kuramı] faydalanmış

Şu anda oldukça kısa bir ‘anlatı’ üzerinde çalışıyor - roman değilmiş - yaklaşık üç yüz sayfa olacak - Nisan’da bitirmeyi umuyor - ‘mitolojik’, ‘peri masalı’, ‘traji-komik’ sözcükleriyle betimledi. Konusunu Alman minnesinger [gezgin Ortaçağ ozanı] Hartmann von Aue’nın şiirinden alan eser, “suçluluk duygusundan arınmış” olan “muazzam bir günahkârı” anlatan
“sofu, grotesk bir hikâye”

[Mann’ın olay örgüsü özeti]: Ensest (kız kardeş-erkek kardeş) ilişkinin meyvesi olan oğlan yaşadığı yerden -dağ? Okyanus?-kovulur. Erişkinliğe ulaşınca memleketine döner, annesiyle evlenir - sonunda papalığa kadar yükselir - bunu çevirmek Faustus’u çevirmekten bile zor olacak - dili Eski Almanca, Orta Almanca, Eski İngilizce, Eski Fransızca karışımı

İsviçre’de, Faustus'un nasıl yazıldığını anlatan yeni kitabı yayınlanıyor - yazımı akciğer ameliyatıyla bölünmüş - ama çevrilmeyecek -

(Mann]: “Dostlar için samimi, küçük bir kitap” - “insanlar fazla ‘kendini beğenmiş’ bulabilir”

[SS sayfanın kenarına şu notu almış]: Konu dışı şeyler: Sorulara doyurucu cevaplar veremeyince özür diledi. - 1) İngilizcesi pek iyi değil 2) Soruların zorluğu (Büyülü] D[ağ] 25. yılını dolduracak - gümüş jübile - “oldukça önemli bir jübile”)


  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder