2 ve 3 Mayıs 1808 (GOYA)


Goya, sanat tarihinde ilk defa 3 Mayıs 1808 tablosunda savaşı bütün kahramanlıklardan ve şandan arındırarak gerçek, sapkın doğasını izleyiciye sundu. Böylece, evrensel bir anlama sahip öyle bir imge yarattı ki resim -belki de Picasso’nun Guernica'sını da geride bırakarak- savaşın yol açtığı iğrençliklerin ve kurbanlarının yaşadığı dehşetin belirleyici simgesi oldu. 3 Mayıs 1808 aslında bir diptiğin (çift katlı tablo) sağ bölümüdür ve diğeri de [Memluklerin Saldırısı olarak da bilinen 2 Mayıs 1808) bir önceki gün yaşananları gösterir. Goya’nın betimlediği bu modern savaş, Napoleon’la özdeşleştirilen, görkemli, destansı, gerçeğine oranla çok daha büyük boyutlardaki klasik betimlemelere sırtını dönen yeni bir teknikle pekiştirilmiştir. Ön planında aldatıcı ama gerçekçi cesetler olan 3 Mayıs 1808'e eğer yakından bakarsak fırça izlerinde aynı anda hem sert hem de akışkan olan ender bir vahşet, biçimlerde dışavurumcu bir soyutlama fark ederiz. Ayrıca kullanılan renkler seçicidir ve onlara simgesel bir anlam atfedilmiştir. Beyaz, sarı, gri, aşıboyası, siyah ve (tonu her zaman kandan farklı) kırmızı renkler, ön planda göze çarpar. Bunlar şiddeti doğruladıkları için aynı anda hem çekici hem de tiksindiricidir.

3 Mayıs 1808

Bu resimlere, 1814 yılında, (1808’den başlayarak Fransızlara karşı direnişi örgütleyen) Yüksek Mahkeme’nin, Goya’dan -2 Mayıs 1808’e kadar Ispanya’nın müttefiki- Fransız ordusuna karşı gerçekleştirilen başkaldırı ve saldırılar boyunca Madrid halkının kahramanlıklarını ölümsüzleştirmesini istemesinden sonra başlandı. Bourbon Hanedanı’nın son prensinin saraydan çıkarılış görüntüsünün kışkırttığı halk ayaklanması, birçok Fransız askerinin ölümüyle sonuçlanmıştı. Fransızların lideri Mareşal Murat, durumu ancak, öğleden sonra başlayan ve 3 Mayıs sabahına kadar devam eden, vahşi baskılar ve acımasız infazlarla kontrol altına alabildi.

2 Mayıs 1808

1814’e kadar, 2 Mayıs 1808 olayları toplumsal bellekte, tiyatro ve yazılı basında tekrar edilen dört “sahnede” kristalize olmuştu: Sarayda, prensi taşıyan atlı arabaların alıkoyulması, paralı asker Memlûklerin Güneş Kapısı’ndan saldırısı, Monteleön kışlasının savunması ve idam mangasının Paseo del Prado’daki infazları. Goya’nın bu sahnelerden yalnızca ikisine odaklanması olayları, resmi ve milliyetçi bir yorumla anmak istemediğine işaret eder. 2 Mayıs 1808'de yalnızca atlar izleyiciye bakar, dehşete düşmüş ifadeleri insanların deliliğini yansıtır. Bu arada 3 Mayıs 1808 basit olarak, “masum” ispanyol kurbanlarının kahramanlığını ya da kendilerini feda edişlerini, acımasız Fransız zalimlerinin vahşetiyle karşı karşıya getirip karşılaştırmaz, her iki tarafı da ahlaki bir denge içine yerleştirir. Murat, ondan aman dileyen bir rahibe “Eğer demirle öldürürsen, demirle ölürsün” demişti. Korku, umutsuzluk, keder ve vicdan azabı jestleri bize, yaptıklarından pişmanlık duyanların, infazla karşı karşıya kalanlar olduğunu anlatır ve Goya, olağanüstü psikolojik gerçekçiliğiyle betimlemek üzere bu insanları seçmiştir. Sahne basit, açık ve acımasızdır. Sağda, kusursuz bir düzendeki idam mangası, tüfekleri doğrultulmuş parlak süngüleri sürülmüş olarak durur. Savaş üniformalı askerler, İmparatorluk Muhafızlarının bahriyelileridir. Kalın paltoları onları sabah ayazından korur. Dağınık, gömlekli, taşralı insanlara ateş ederler. Sahne askerlerin feneriyle aydınlanır. Bu ışık, gecenin nemli karanlığına bilimsel bir kusursuzlukla yayılır. İdam mangasına karşı çıkmak için gelen figürler ölü bedenlerle karşılaşır, yakın mesafeden vurulduğu için birinin başı parçalanmış, diğerleriyse kanlar içinde yatar. Antik surlarının vatandaşlarını korumayı başaramadığı bu şehrin kapılarında başka figürler belirir.

Con razon ó sin ella. (With reason or without) GOYA



2 Mayıs 1808 ve 3 Mayıs 1808 tablolarının ikisi de, VII. Fernando’nun 1814 yılı Mayıs’ında Madrid’e girişini izleyen aylarda yapılmıştır. Goya, İspanyollarla Fransız ordusu arasındaki karşılıklı meydan okumayı yansız ve adil bir sertlikle betimlediği Savaşın Felaketleri adlı, aside yedirme baskı dizisini yeni bitirmişti. Modern ve neredeyse fotoğrafik olan kompozisyonları, en son zaferin iyimserliğini paylaşmaz. Resimler, 1812 yılının liberal anayasasını yürürlükten kaldırmak için uğraşan Fernando’nun sarayına asılmaya kesinlikle uygun değildi. Bu iki resim, aside yedirme baskılardaki deliliğe, insaniyetsizliğe, dehşete ve perişanlığa ortak olur. Goya’nın savaş gerçeğini anlatımı ve insanlığın durumuna dair karamsar bakışı, burada, daha önceki eseri Aklın Uykusu Canavarlar Yaratır'daki entelektüel (ve 18. yüzyıla ait) ironiden yoksun bir trajedi bağlamında ifade edilmiştir.


Manet, 1867, Maximillian'ın İdamı

Bu başyapıtların, yarattığı ilk etkiyi bilmiyoruz. Çağdaşı olan yazılarda onlara hiçbir atıf yoktur ve liberal gazete El Conservado'daki (12 Nisan 1820 tarihli) tek cümle, resimler hakkında bilgi vermez. Museo del Prado da tablolara karşı aynı ilgisizliği sergilemişti: IV. Carlos’un ailesinin bir tablosu 80.000 real iken, 1834 yılında bu iki resme 8.000 real değer biçilmişti. 1840 yılında gezgin Theophile Gautier müzede asılı duran bu tabloları gördü ve Voyage en Espagne (1843) adlı eserinde onlardan “2 Mayıs Katliamı, istila sahnesi” adıyla bahsetti. Bu konuyu, kitabının 1858 yılındaki baskısında Goya’nın kullandığı olağanüstü tekniği anlatarak genişletti: “Bazı Fransızların bazı İspanyollara ateş açtığını gördüğünüz bu 2 Mayıs sahnesini, fırça yerine kaşıkla yapmıştır. Akıl almaz canlılığı ve büyük öfkesi olan bir eserdir. Merak uyandıran bu eser, müzenin küçük odalarında, şereflendirilmeden, değerine yakışmayacak yerde saklanıyor.” Tarihçi Charles Yriarte, 1867 yılında Goya üzerine hazırladığı (resmin ağaç baskı tekniğiyle yapılmış düşük nitelikli ilk röprodüksiyonunu içeren) monografide Gautier'in kaşığını bıçağa çevirerek gerçek Goya’yı anlamamızın önündeki en büyük engellerden birini daha da aşılmaz yapar: “Sanatçı, (3 Mayıs 1808'i) yalnızca bir palet bıçağının yardımıyla yapmıştır." Ne Gautier ne de Yriarte, Goya’nın klasik fırçayı modern tarzda kullanarak başardığı değişimi görememiştir. En iyi betimleme, resmi koşulsuz takdir eden £douard Manet’ye aittir. 1865 yılındaki Prado ziyaretinde, Goya’nın “tekniğe dayalı imgelemi", kompozisyonu ve siyasi mesajları karşısında gözleri kamaşmıştır. Manet daha sonra bütün bunları, 1867 yılında yaptığı Meksika İmparatoru Maxmilian'ın İdamı (Mannheim’daki Kunsthalle'dedir) adlı esere aktarmıştır.

Manuela Men Marques

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder