Hitler's Berlin

 Nazilerin yapabildikleri bina için en iyi materyali ve zanaatkârlığı kullanması, eleştirilemez. Rejimlerinin vahşiliğini (kendi açılarında) uygun bir mimarlıkla gidermeye çalışıyorlardı. Şehre ilişkin tasarım tarihinde, Berlin için yapılan planlar “aşırı ihtişam” a sahiptiler. Ancak, şehirsel coğrafya, onlardan yararlanacaktır. Farklı planlama evreleri uygulanacaksa, başlangıçtaki önerilerin hayli farklılaşmış ve ölçü açısından şehirsel yapı için sempatik olduğu açık olmalıdır.  Yalnızca sonraları teşekkül açısından kaba ve mekan açısından kayboldular onlar. Baulke benzeri boyuta sahip muazzam kubbeli bina Berlin’in bu kutsallaştırılmasında en yüksek nokta olarak kurulmak durumundaydı. Bazen kişi kendi kendine şöyle düşünmeye zorlanıyordu: “Savaşa girmek yerine tüm bu zımbırtıları inşa etselerdi.” Fakat bu, belki de faşistlerin daha uzun bir süre daha iktidarda kalmaları anlamına gelebilecekti. 

Rob Krier     



" Biliyorsun, Speer... Bu bombalamaların bir avantajı var. Enkazı temizlemek her şeyi kendi
basımıza yıkmaktan daha kolay. Savaş sona erdiğinde, yeniden yapmak kolay olacak. Bu maketler için binlerce saatimizi harcadık. Sen gerçek bir dahisin, Speer. Evet, kesinlikle. Üçüncü imparatorluğun yalnızca depolar ve fabrikalar, gökdelenler ve oteller demek olmadığını sen ve ben  biliyoruz. Bu Üçüncü imparatorluk, binlerce yılı hayata döndürecek olan, sanat ve kültürle dolu
bir hazine olacak. Bizden önceki tarihi şehirleri, Acropolis'i görüyoruz... Ortaçag şehirlerini görüyoruz... katedralleri...ve o insanların buna
ihtiyaç duyduklarını biliyoruz.

Gerçekten, Speer.

Bu benim rüyamdı...

...ve hâlâ da öyle. "

(Der Untergang, 2004, Oliver Hirschbiegel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder