Ancak kendi dışımla, kendimi bırakarak
veya kendimi dışarı fırlatarak iletişime girebilirim. Ama kendi dışımda
artık kendim değilim. Şu gerçeğe sahibim: İçimdeki varlığı terk etmek,
onu dışarıda aramak, yokluğunda dışarının varlığının farkına bile
varamayacağını, yokluğunda "benim için olan şeylerin" hiçbirinin
olmayacağı bu ben'i bozma -veya yok etme- tehlikesine girmektir. Günaha
eğilim içindeki varlık, hiçliğin ikili kıskacı arasında ezilmiştir. Eğer
iletişime girmezse, yalnızlaşan yaşam anlamına gelen bu boşluk içinde
kendi kendini yok eder. eğer iletişime girmek isterse, aynı şekilde
kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Varlıklar, insanlar, ancak kendi dışlarında "iletişime girebilirler" - yaşayabilirler. Ve "iletişime girmek" zorunda oldukları için, kendi içlerindeki varlığı tehlikeye atarak, onları birbirlerine geçirimli hale getiren kirliliği istemek zorundadırlar.
Daha önce şöyle yazmıştım (İç deneyim, s. 114.): "Sen olan şey, seni oluşturan sayısız unsurlar, bu unsurların kendi aralarındaki yoğun iletişimine bağlayan etkinliğe bağlıdır. Organik varlığın yaşamını içsel olarak oluşturan şeyler, enerji, devinim, sıcaklık yayılmaları veya element aktarımlarıdır. Yaşam hiçbir zaman belirli bir noktada yer almaz; tıpkı bir akıntı veya bir tür elektrik akımı gibi, hızlı bir şekilde bir noktadan diğerine (veya çok sayıdaki noktalardan diğer noktalara) geçer." Ve biraz ileride: " Senin yaşamın bu kavranılamaz içsel akımla sınırlanmaz; yaşam aynı zamanda dışarıya akar ve yaşama doğru durmaksızın akan veya fışkıran şeye açılır. Seni oluşturan kalıcı kasırga, benzer kasırgalara çarpar ve onlarla birlikte, ölçülü bir çalkantının canlanmış geniş bir figürünü oluştururlar. Oysa senin için yaşamak sadece sende birleşen akımlar ve ışığın kaçıcı oyunları olmayıp aynı zamanda bir varlıktan diğerine, senden benzerine veya benzerinden sana geçen sıcaklık veya ışık dalgalarıdır (hatta beni okuduğun şu anda sana bulaşan heyecanımdır): Sözler, kitaplar, anıtlar, semboller, gülüşler sadece bu bulaşıcılığın, bu geçişlerin yollarıdır..."
Ama bu yakıcı yollar, yok olmayı değilse de, en azından tehlikeye atılmayı kabul etmesi -ve aynı duyguyla diğerlerini de tehlikeye atması koşuluyla- tecrit edilmiş varlığın yerine geçerler.
Her "iletişim" intihara veya cinayete benzer.
Kasvetli dehşet buna eşlik eder, tiksinti bu iletişimin işaretidir.
Ve kötülük yaşamın bir kaynağı olarak ortaya çıkar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder