Im Toten Winkel - Hitler's Secretary


Im Toten Winkel - Hitler's Secretary belgeseli

Burada bir fırsatını bulup düşündüm: onunla bir şekilde can sıkıcı, ya da derinlemesine konularda konuşulamıyordu.-Bu ona özgüydü...ve gerçekten ihtilafa düşüren tek andı. Ama bazen düşünüyorum da... Hitler ile ister bu, ister öbür dünyada olsun bir daha karşılaşma fırsatım olsaydı eğer, ona kendi soy ağacında yahudi kanı bulması durumunda ne yapacağını, kendini gaz odasına atıp atmayacağını mutlaka sorardım.

O, insani boyutu düşünmedi.
İnsanlığı hiç önemsemedi. Hep üstün insan,ulus, Büyük Alman İmparatorluğu'nun soyut imgesi,... hakim olmak ve gurur söz konusuydu. Ama birey asla önemli değildi. İnsanları mutlu edeceğini söylemesine, gezi, kadın ve çocuk organizasyonları oluşturup kurumsallaştırmasına rağmen kişisel mutluluk onun için hiç önem teşkil etmedi. Sevgi hissi ona yabancı mıydı? Aslında sevgiden hiç bahsetmedi. Bu sözü onun ağzından hiç duymadım. Şimdi dikkatimi çekti.

Konularla ilgili fikirleri ilkellik çağrıştırıyordu. "En büyük kahraman, en güzel kadını hak eder."
Robert Ley'in çok güzel bir karısı olduğunu anlattı. Çok da güzeldi sanırım. Ama bu aynı Brigitte Helm gibi, mermerdenmişçesine, hayret verici, ender rastlanan, sarışın bir güzellikti. Bence müthiş sıkıcı biriydi gerçi. Führer, böylesine güzel karısı olan bir adamın, daha az güzel biriyle karısını aldatabileceğini anlayamıyordu. Bir kadının salt güzellikten başka özelliklerinin de olabileceğini düşünmüyordu. Onun, kadınları iyi tanıyan biri olduğuna inanmıyorum. Eva ile olan ilşkisinin de erotik bir yönü olduğunu hiç düşünmedim. Çekicilik yönü tamam, ama doğru yargılıyor muyum bilemiyorum- bence aşk onun için pek tekin değildi. Tam açıklayamıyorum. Bence nefsinden fedakarlığa hazır değildi. Bu da erotizmde çok belirleyici bir şey. Hevesle çöpçatanlık yapmıştır.
Ama kendisinin niçin evlenmediği sorulduğunda: "İyi bir eş olamam, bunu yapamam" derdi.
Bundan başka, sanırım bekarlık şöhretini  onu seçen bayanlara karşı korumayı da amaçlamış olabilir.
Çünkü kadınlar onun için çıldırıyordu. Niye ben de bilmiyorum.
Sonra bir beyanda bulundu:
Dedi ki, ''Çocuklar tamamen risktir; bazen bir dahinin çocukları ebleh olabilir..''
Bu,saf bir genç kız olmama rağmen bana komik gelmişti. Kendine nasıl dahi diyebilirdi ki? İrkildim.





Der Untergang, 2004, Oliver Hirschbiegel

 Biliyor musunuz, asla onun bilinçli olarak, canice hedef güttüğünü düşünmemiştim. Onlar onun için ideallerdi. Büyük hedeflerdi. Bunun için de cesetleri çiğnemesi gerekti. Bu benim için de sonradan açıklık kazandı. Kendi yakın ve özel çevresindeyken bu çılgınca fikirlerden ve aldığı barbarca önlemlerden habersiz, izole durumdaydım. İşte bu bir felaketti... beni daha sonra dehşet içinde uyandıran..Orada çalışmaya başladığımda, bilginin...kaynağında olduğumu düşünmüştüm. Ama aslında tam da kör açıdaymışım. Bu aynı.. eğer..bir noktasında.. sessizliğin hüküm sürdüğü bir patlama.gibi. İşte bu büyük..büyük yanılsamaydı..büyük -hayal kırıklığı değil ama-,...düşünebildiğim en büyük yalandı. O konuşmaları yaparken, -gözümün önüne getirdiğimde-...R leri yuvarlayan, köpükler saçarak sözcükleri yutarak konuşan adamı, özelinde asla böyle konuşurken duymadım. O, sesiyle gönülleri okşayabiliyor, ses tonunu iyi ayarlayabiliyordu. Özel yaşamında alçak, Avusturya ses tonlamasına sahipti...tipik Avusturyalı sözcükleri kullanırdı. Örneğin "nimmermehr"...bu Bavyera'da da, Almanya'nın geri kalanında da kullanılmaz. Hiç duymadım. Ve bunlar öyle şeylerdi ki...beni gerçekten etkilemişlerdi. Bu.. bu özel kişiliğinde barındırdığı... saygı ve bağlayıcılık gibi.


 Aslında ilk zamanlarda geçmişimi irdelemeyi hiç düşünmedim. Bu dehşet olayların, altı milyon yahudinin başına gelenlerin veya başka ırktan insanların da ölmelerinin çok sarsıcı, çok korkunç olaylar olduğunu, tabii ki Nürnberg Mahkemeleri sayesinde farkettim. Fakat bunun benim kendi geçmişimle olan bağlantısını kuramamıştım.Tüm bu olanlarla ilgili somut bir kişisel suçum olmamasından ve o zamanlar habersiz bulunmuş olmaktan  dolayı huzurluyum. Bu ölçüde olduğundan habersizdim. Ama bir gün Franz Josef Caddesinde Sophie Scholl anısına dikilen anıtın önünden geçerken, onun aslında yaşıtım olduğunu ve benim Hitler'in yanında çalışmaya başladığımda onun idam edildiğini öğrendim.Ve tam o anda genç olmuş olmamın bir özür sayılamayacağını insanın bazı şeylerden mutlaka haberdar olması gerektiğini anladım.


 Traudl Junge
(1942 den savaşın sonuna dek
Hitler'in sekreterliğini yapmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder