Lautreamont & Rimbaud

Rimbaud'nun hiç tanımadığı, kendisiyle hemen hemen aynı dönemde yazan ve daha çok Lautreamont olarak bilinen Isidore Ducasse, Les Chants de Maldoror'u (Maldoror'un Şarkıları) yazarak Un Saiso en enfer'den (Cehennemde Bir Mevsim) önce davranan bir yapıt ortaya koymuştu. Lautreamont'unki belki de daha büyük bir başarıydı, çünkü onun yapıtının özgünlüğü ve bilinçdışını amansızca infilak ettirmesi başka yapıtlardan çok onu Freud/Jung ve üstgerçekçilerin öncüsü durumuna getiriyor.

Rimbaud'yu tanıdığımız kadar tanımıyoruz Lautreamont'u -1870'de, yirmi dört yaşındayken tam olarak açığa kavuşmamış koşullarda öldü. Maldoror'un yabanıllığı, imgelerin göz alıcılığı, yapıtın sayfalarını dolduran sanrılı hayvan öyküleri, on dokuzuncu yüzyıl insanının kendini üzerinde güvenlikte varsaydığı köprünün her kalasına saldırışındaki şiddet onun kitabını ötekininkine göre daha yıkıcı kılıyor. Lautreamont'tan bir dize okumak onun o sayfaya bir molotof kokteyli attığını ve giysileri tutuşmuş halde olay yerinden tüydüğünü görmek gibi bir şeydir. Lautreamont hem kendisini hem öznesini öldürür: Rimbaud'nun katiller çağı bilmeden yirminci yüzyılın imgelemsel ve askeri kırımlarından önce davranan iki ateşleyici yapıtın varlık bulmasına yol açan o tuhaf ortak yaşarlıktan söz eder. Rimbaud on yedi, Lautreamont ise yirmi yaşında nükleerin nabzını dinliyordu. Bizi bekleyen beyaz kış onlar için cayır cayır yanan bir yazdı. Rastlaşmış olsalardı aralarında hiçbir yakınlık, kardeşlik doğmayacaktı. Rimbaud, Lautreamont'dan çalmış olabilir: Maldoror'un Şarkıları'nın ilk ve tam baskısı 1869'da, Brüksel'de Lacroix,Verboeckhoven tarafından yapılmıştı. Bir yıl sonra Lautreamont öldü. Ölüsü Fauourg Montmartre Sokağı 7 numaralı otel odasında bulundu, vefat belgesine ölüm nedeni olarak hiçbir şey yazılmadı. (sans autres renseignements) Paris'in Prusya kuşatması altında bulunduğu yılın kışıydı: Lautreamont açlıktan, hastalıktan ölmüş olabilir; kendini öldürmüş ya da biri tarafından öldürülmüş olabilir. Geriye nereneyse hiçbir kanıt bırakmadı. Maldoror ile Poises bize armağan ettiği iki yapıt. Rimbaud gibi Lautreamont da iç mekana sığınmıştı. Montevideoa'da doğan ve diplomat babasının eziyetlerine katlanan Lautreamont (annesinin intihar etmiş olma olasılığı var) eğitim görmek üzere Tarbes'e gönderildi, daha sonra da Paris'e geçti. Maldoror'un ilk Chant'ı 1868'de yayınlanmış, ertesi yıl ikinci kez de Evariste Carrance'ın Parfumes de l'ame seçkisinde yer almıştı. Rimbaud'yu sayıklamaya götüren Baudelaire'in şiiri değil, daha çok Maldoror'dur. Onda kendisininkinden daha amansız bir duyarlılık, sarsıcılığının sınırı olmayan bir şiir vardı. Rimbaud'nun şiiri yazınsal beğeni tarafından daha kolay kabul gördüyse bunun nedeni gelenek düşmanlığının berininkine göre daha az azgın olmasıydı.   

 Gerçekten de Lautreamont'un keşfedilmesi için üst gerçekçilere mi gerek vardı? Şiir istediği kadar az sayıda basılmış olsun doğru ellere geçmenin yolunu bulur. Müstehcenliğe onca meraklı olan Verlaine acaba Les Chant'ı biliyor olamaz mıydı ve kitap böylece Rimbaud'nun eline geçmiş olamaz mıydı - o da kendisinin fırtınalı ve patlayıcı bir iç evreni bulguladığı sıraya denk gelen bu şeyden hiç kapak açmamış olamaz mıydı? Rimbaud ile Lautreamont zaman ve mekan engelini yıkıp geçmişler, kökü ortak bilinçdışına dayanan felaketli parçalanmaya ve volkanik püskürmeye parmak basmışlardı, ivme kazanan o lav dalgası, hızlandırıcı bir kasırga gibi yirminci yüzyıla çarparak kırılacaktı.

Jeremy Reed
Rimbaud - Sayıklamalar
sf. 20 -22 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder