Nostalghia (1983, Andrey Tarkovsky)




İtalya ile Gorçakov, bireyin taleplerine asla cevap vermeyen hayatla (hayatın yüzeysel görünüşleri değil tabii ki) ve gerçeklikle trajik bir uyumsuzluk içine düştüğü sıralarda karşılaşır. Ve İtalya kendisini yoktan var eden heybetli harabeleriyle gösterir. Bütün insanlığa ait ama yabancı da olmayan bu uygarlığın yıkıntıları, insana özgü hırsların beyhudeliğinin anıtlarıdır aynı zamanda, insanlığın o tuttuğu uğursuz yola işaret eden mezar taşları: Gorçakov ölür, çünkü içine düştüğü manevi bunalımı aşacak, zaman akışında kendisinin de fark ettiği çürümeyi durduracak güçten yoksundur.

Gorçakov'un bu ruhsal durumuyla bağıntılı olarak, başlangıçta insana oldukça garip gelen Domenico tipi de son derece önemlidir. Toplum dışına atılmış bu şaşkın insan, içinde, insanları yok eden gerçeğe karşı koymasına yetecek kadar büyük bir güç ve akıl bulunduğunu keşfeder. Eski matematik öğretmeni, yeni serseri kendini aşar ve kamuoyuna dünyanın içinde bulunduğu felaketi anlatıp insanları direnişe çağırmaya karar verir. Sözümona normal insanların gözünde o bir delidir. Oysa acıyla yoğrulmuş aklı salt bireysel bir kurtuluş peşinde değildir; çağdaş uygarlığın çılgınlığı ve acımasızlığından insanlığı genel olarak kurtarmaktır hedefi.

(Yazı: Andrey Tarkovsky, Mühürlenmiş Zaman)









Az çok bütün filmlerim insanın boş bir dünya evinde yalnız ve terk edilmiş yaşamadığı, tersine, geçmişe ve geleceğe sayısız iplerle bağlı olduğu görüşünden yola çıkar. Her insanın kendi yazgısını, dünyanın ve insanlığın yazgısıyla birleştirebileceğini savunur. Ne var ki her insanın hayatı ve davranışına bilinçli olarak önem verilmeye başlanacağı umudu, ister istemez bireyin gezegenimiz üzerindeki hayatın genel akışına dahil olan sorumluluklarını da olağanüstü ölçüde artırmaktadır.

Her şeyi mahvedecek bir savaşın, inanılmaz boyutlardaki toplumsal sıkıntıların ve acıların tehdidi karşısında insanlığın ve tek tek her bireyin en kutsal görevi gelecek adına birleşmektedir. Gorçakov Domenico'yla birleşir. Domenico'yu yalnızca utanç verici bir deli addeden, egoistçe kendinden hoşnut bu karnı tok sırtı pek aptalların 'genel' kanaatlerine karşı onu koruması gerektiğini ta içinde hisseder. Ancak, Domenico'yu sonuna kadar gitmeye kararlı olduğu yolundan alıkoymayacaktır.

Domenico'nun bu çocuksu megalomanlığı Gorçakov'u büyüler, çünkü o da bütün yetişkin insanlar gibi uzlaşmaya hazırdır. Domenico kendini yakmaya karar verir. Bu çarpıcı eylemiyle kendinden feragat edişini ispatlamak istemektedir. İnsanların bu son ikaz çığlığını duyacakları gibi çılgınca bir umuda kapılmıştır. Domenico'nun bu eylemi, iç huzuru, bir anlamda kutsallığı Gorçakov' u derinden etkiler. Gorçakov sadece hayatın mükemmelliyetsizliği üzerinde düşünmekle yetinirken bir başkası kalkmış, buna açıkça tepki göstermeye, ortaya kesin bir eylem koymaya cüret etmiştir. Domenico'nun böyle bir eyleme kalkışma cesareti, hayat karşısında duyduğu gerçek sorumluluktan kaynaklanmaktadır. Domenico'nun yanında Gorçakov, salt kendi tutarsızlığının bilinciyle kahrolan dar kafalı bir insandan başka bir şey değildir. Bu ölümün onu sevindirdiğini bile söyleyebiliriz, çünkü bu olay yaşanmış acıları keşfetmesini sağlamıştır.






Nostalghia'da benim bütün meselem, görünüşte savaşçı olmayan ama benim için bu hayatın yegane galibi olan 'zayıf' insan konusunu sürdürmekti. Stalker kendi kendisiyle konuşmasında, zayıflığı biricik doğru değer ve hayattaki tek umut olarak savunur. Faydacı gerçekliğe uyum sağlayamayanlar her zaman hoşuma gitmiştir. Ivan'ı saymazsak, filmlerimde kahramanlar yoktur. Hepsi de kendi inançlarından ve başkalarının sorumluluklarını üstlenmeleri (bu nokta tabii ki İvan içinde geçerlidir) olgusundan güç alan insanlardır. Bu tür insanlar aslında, büyüklerin coşkusuna sahip çocukları hatırlatırlar, çünkü tutumları sağlıklı insan mantığı açısından kesinlikle gerçekdışıdır, hepsi de kendilerini unutur.








Stalker gibi Domenico da kendine özgü bir felsefe geliştirmiştir. Maddi kazançlar peşinde koşmamak, dünyayı saran genel sinikliğe kapılmamak için kendine acılarla dolu bir yol seçer. Kendini kurban ederek, çıldırmış insanlığı uçuruma yuvarlanmaktan alıkoymak amacıyla son bir denemeye girişir. Bir insanın sahip olduğu en önemli şey, gönül rahatlığıyla hayatın tadını çıkarmasını engelleyen her zaman, huzursuz bir vicdandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder