Genelde mezar yazıtları saçmadır, naiftir, hafiften mistiktir, ibret vericidir ya da melankoliktir. En yaratıcı olanları:
"Et in Acardia ego" ("I too [was] in Arcadia"),
"Et in Acardia ego" ("I too [was] in Arcadia"),
"Yaşadı, yazdı, sevdi." visse (yaşadı) scrisso (yazdı) amô (sevdi)...
Ama insanı dehşete düşürenler de var ve bu dalda birincilik hiç tartışmasız Floransa'da Santa Maria Novella'daki Masaccio'nun Teslis'ine gider:
Resme bakana doğru sıkılmış ve sözde demokratik yumruğuyla, yatar durumda bir iskelet görüntüsü:
"Ben de sizler gibiydim, sizler de benim gibi olacaksınız."
Non fui, fui, non sum, non curo
Yoktum, varım, olmayacağım, umrumda değil.
(Mezartaşlarında bulunan epiküryen felsefeden etkilenmiş yazılar, kısaltma: NFFNSNC)
Hans Holbein's The Body of the Dead Christ in the Tomb (1521) |
Resmin sessizliği sizi ölüm gibi çarpıyor (dünya dışını konu alan çizgi filmlerdeki bandajlarla sanlı mumya tabutları, tutsağını kendini görmeye ve görüldüğünü sanmaya zorlayan televizyon cihazları). Bir iskelet sizinle konuşuyor: cinselliğin inkârı bundan âlâ yapılamaz. Ölüm ve resim, borsa ve bir çılgınlık halinde kasalar. Van Gogh'un intiharı mı? Cezanne'ın bununla ilgili olarak "resim yaparken ölmek mi, resim yaparken ölmek mi?" diye tekrarlaması mı? Ama bugünün ayarlanmış görüntüden çıkışlarında olduğu gibi, artık kimse ne gerçekten ölüyor, ne de yaşıyor (finans çarkını bozmak olurdu bu), İşletme'ye gidin sorun bakalım, yeri doldurulamayacak kimse var mıymış. İşletme'nin (tüneller, yollar, sigortalar, reklamcılık, uçaklar, gemiler, süpermarketler, fabrikalar, kuleler, içkiler, petrol, bankalar, donmuş gıdalar, mağazalar, magazinler, sinema, elektronik, füzeler, müzeler, politika, yapay döllenme, kasetler, eczacılık, diskler, disketler) dolaylı ya da dolaysız televizyon kanalları, yayınevleri, gazeteleri ve radyoları vardır. Böyle yürür. Tarihin sonu mu? Daha çok sizin tarihinizin sonu. Hiper karmaşık bireysel ve küresel yağma, her ticaret noktası bütün diğerleriyle bağlantı halinde. Ya siz? Venedik'in çöküşüne seyirci mi kalacaksınız (o eski kıskançça evrensel arzu), rock konseri, uyuşturucu düşkünü bön gençlik, uyku tulumları, her yer çöplük, sabah erken, San Marco'nun ana kapısına işemeye giden blue jean ve montlu tip mi? Oysa, birkaç yüz metre ötede sessizlik, ışık, karalanmış defter, çiçekler. Zevk alan birine nasıl itiraz edebilirsiniz? Hiçbir şekilde. Yapraklar altında yatan lahit: sum, notı sum, non cuvo.
Urbain Le Verrier'den Edwin Hubble'a (ölümü 1953) bir yüzyıl içinde galaksiler başka bir gidişata yöneldi (bu sadece bir başlangıç). Patlama, etkileşim, big bang, big crunch, beğen beğendiğini. Gene de, insanın mikroskopik varlığını sürdürmesi gerekiyor, öyle değil mi, sevgili virüs biraderler, sevgili hücre hemşireler... Uzay teleskobu, pusulasını şaşırmış yerküremizin (çevresini bir buçuk saatte dönüyor) altı yüz metre uzağındaki yörüngesinden romanımızın başlangıç zamanlarından biraz daha uzaklara bir göz atacak. Bizim tek bir yıldız gördüğümüz yerde, o altmış bin yıldız gösterecek. Geniş açılı uzay kamerası, zayıf ışıklı nesneler için kamera, ilginç kuazar spektografları, kara delikler için hız ötesi fotometreler... Hepsi iki milyar dolara mal oldu: Pontormo'nun altmış tuvali eder...
*
Philippe Sollers'in Venedik Karnavalı
isimli kitabından (s.15 - 17)
*
Yazarların mezar yazıtları üzerine:
Urbain Le Verrier'den Edwin Hubble'a (ölümü 1953) bir yüzyıl içinde galaksiler başka bir gidişata yöneldi (bu sadece bir başlangıç). Patlama, etkileşim, big bang, big crunch, beğen beğendiğini. Gene de, insanın mikroskopik varlığını sürdürmesi gerekiyor, öyle değil mi, sevgili virüs biraderler, sevgili hücre hemşireler... Uzay teleskobu, pusulasını şaşırmış yerküremizin (çevresini bir buçuk saatte dönüyor) altı yüz metre uzağındaki yörüngesinden romanımızın başlangıç zamanlarından biraz daha uzaklara bir göz atacak. Bizim tek bir yıldız gördüğümüz yerde, o altmış bin yıldız gösterecek. Geniş açılı uzay kamerası, zayıf ışıklı nesneler için kamera, ilginç kuazar spektografları, kara delikler için hız ötesi fotometreler... Hepsi iki milyar dolara mal oldu: Pontormo'nun altmış tuvali eder...
*
Philippe Sollers'in Venedik Karnavalı
isimli kitabından (s.15 - 17)
*
Yazarların mezar yazıtları üzerine:
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder