Yıllanmış Marc, Picasso (1912)


Çin yıldız falına göre Kaplan Yılı olan 1998'in son akşamı, Philippe Sollers, günlüğünü, Picasso'nun Yıllanmış Marc adlı tablosu üzerine düşüncelerini yazarak kapatır. Bu resimsel içki, yazan bir rüya alemine ve geçen yılın olaylarının bir değerlendirmesini yapmaya, günlük yaşam kargaşası içinde dikkate alınmayan önemli değerleri yorumlamaya sürükler.

31 Aralık, Perşembe
Yılbaşı yemeği, Yıllanmış Marc, Picasso (1912)


Bu tablo, Picasso’nun aşkı Eva şerefine verilen bir şenlik yemeği, bir şölendir. Bir somun ekmek, enlemesine kesilmiş, erkek cinsel organını andıran bir jambon, buruşuk peçeteler, yıllanmış bir Marc şişesi, iki ayrı konumda dönebilen bir masa.

Masanın üzerinde o günün gazetesi, bitmek bilmeyen bu günü kutlamak için orada. Picasso, her zaman olduğu gibi, resimde tüm duyulara hitap eder, bir yerde müzik olur resim, bir yerde damakta bir tat. Marc, meyvaların ezilip, suyu çıkarıldıktan sonra kalan posalarından elde edilen bir alkoldür. Marc, yürümek fiilinden (marc- her) türemiştir; yürümek burada çiğnemek (fouler) anlamındadır. Picasso’ya, onu sonsuz bir boşlukta konumlandırarak, tıpkı falcının kahve falına bakarken, kehanet ile söylediklerini dinler gibi bakmak gerekir. Aynı zamanda, hem Fransızca, hem İspanyolca duyumsamak gerekir Picasso’yu; o zaman MAR (İspanyolcada eril bir kelimedir), VİE (hayat), YEUX (gözler), EVA, MA VİE (hayatım), MARAVİLLA kelimeleri belirmeye başlar kendiliğinden.

Tablo, Venedik’te bir şenliktir aynı zamanda (kanatlı aslanı ile yıllanmış bu Aziz Marc’ın sayesinde). Siyahlara bürünülmeyen dinsel bir tören mi yoksa? Tabii ki evet! Dinsel bir tören bu. İşte, aslında kiliseye yapılan yardımların toplandığı sepetten başka bir şey olmayan ayaklı bir bardak, kumaş parçasının üzerinde, yuvarlak beyazlığı ile adeta parıldayan kutsal ekmek. Hatta, ayini yöneten papazın atkısının açık mor renkli etek uçları bile ayırt edilebiliyor. Her şey, tam bir şölen yemeği havasında ve her şey karşılıklı birbirini seyrediyor hayranlıkla, sürekli. Masa (İspanyolca, mesa, — misa ve messe (ayin) kelimelerine çok yakın) alkol gibi yakıcı sevişme devinimleri içerisinde olan kutsal bir masadır aslında. “Tanrı’nın sunağına doğru ilerliyorum, beni gençliğime kavuşturan Tanrı’nın sunağına” (Picasso, bunları çocukluğunda görmüş ve duymuştur, toplu ayinin ne olduğunu bilir). Tablodaki JOUR kelimesi (beyaz arka plan üzerine siyahla yarım yazılmış journal kelimesi), lspanyolcada Joder (sevişmek), Fransızcada Jouir (orgazm olmak) fiilini çağrıştırmaktadır. Ayin bitmişti; tıpkı yeniden yaradılışın sonsuz değişimi gibi. Picasso’nun, dinle ilgisi olmayan, varoluşla kutsanmış kösnüllüğü zincirlerinden boşalıyor artık. Ekmek, jambon, ateşin alkolü: kutsallığa küfür yok, yalnızca sarsıcı bir onaylama. Picasso Eva’yı sevmektedir; arkadaşını, hayatını, güzelini sevmektedir (Eva üç yıl sonra ölecektir). Yüzyılların yüzyılında, merhaba, iyi yıllar. Bu tablo, 1912’den 2012’ye kadar konuşulacaktır, kesinlikle.

*
Sanat Dünyamız Dergisi
Picasso Özel Sayısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder