Ben Cezayir’de otururken, kış konusunda hep sabırlı davranırdım, çünkü, bilirdim ki, bir gecede, soğuk ve arı tek bir şubat gecesinde, Consuls Vadisi’nin badem ağaçları ak çiçeklerle kaplanacaktı. Sonra bu cılız karın tüm yağmurlara ve deniz yeline dayandığını görüp hayran kalırdım. Gene de her yıl direnirdi, ancak meyvesini hazırlamaya yetecek kadar.
Bu dünya mutsuzluklarla zehirlenmiş, üstelik bundan hoşlanır gibi. Nietzsche’nin ağırlık ruhu dediği şu derde düşmüş tümüyle. Ona el vermeyelim. Tine ağlamak boşuna, onun için çalışmak yeter.
Ama tinin fethedici erdemleri nerede? Yine aynı Nietzsche ağırlık ruhunun can düşmanları olarak sıralamıştı bunları. Ona göre, bunlar bilgenin kişilik gücü, beğenisi, “dünya”sı, klasik mutluluğu, çetin gururu, soğuk yetingenliğidir. Bu erdemler her zamankinden çok daha fazla gerekli ve herkes kendine uygun düşeni seçebilir. Ne olursa olsun, başlatılmış savaşın büyüklüğü karşısında, kişilik gücü unutulmamalı. Seçim kürsülerinde kaş çatmalarla, tehditlerle bir arada gideninden söz etmiyorum. Aklığın ve özsuyun erdemiyle tüm deniz yellerine dayananından söz ediyorum.
Dünyanın kışında meyveyi hazırlayacak olan güçtür o.
*
Albert Camus
YAZ
*
Albert Camus
YAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder