Kimi zaman çekilirim ıssız bir köşesine tepenin
ilişirim ucuna gölün, kımıldamadığı yerde çevresindeki
otların rüzgârda ve durgun sularına
güneşin kendi resmini çizdiği öğle saatlerinde.
Dal oynamaz, yaprak kımıldamaz rüzgârda;
bir tek dalga yoktur sularda;
ağustosböceğinin cırcırı; daldaki kuşun kanat
çırpışı ve ne de kelebeğin vızıltısını görür,
duyarsın; ne yakında ne uzakta ne bir ses
ne bir nefes. Sonsuz bir sessizlik egemendir
o kıyılarda; unuturum kendimi ve
dünyayı sessizce orada oturduğumda;
duyarım kol ve bacaklarımın çözüldüğünü
uzattığım yerde; ne bedenim ne ruhum
can verir onlara; devinimsizlikleri
karışmıştır sanki bu yerlerin sessizliğine.
Gökte olsun, yerde olsun dostu ve sığınağı
mutsuzların, intihardan başka bir şey değil.
ilişirim ucuna gölün, kımıldamadığı yerde çevresindeki
otların rüzgârda ve durgun sularına
güneşin kendi resmini çizdiği öğle saatlerinde.
Dal oynamaz, yaprak kımıldamaz rüzgârda;
bir tek dalga yoktur sularda;
ağustosböceğinin cırcırı; daldaki kuşun kanat
çırpışı ve ne de kelebeğin vızıltısını görür,
duyarsın; ne yakında ne uzakta ne bir ses
ne bir nefes. Sonsuz bir sessizlik egemendir
o kıyılarda; unuturum kendimi ve
dünyayı sessizce orada oturduğumda;
duyarım kol ve bacaklarımın çözüldüğünü
uzattığım yerde; ne bedenim ne ruhum
can verir onlara; devinimsizlikleri
karışmıştır sanki bu yerlerin sessizliğine.
Gökte olsun, yerde olsun dostu ve sığınağı
mutsuzların, intihardan başka bir şey değil.
...bilir misin, düşünür müsün hiç açtığın yaraları
yüreğimin ortasında? Sen uyuyorsun:
Bense görünüşte bu denli sevecen
gökyüzü ve her şeye gücü yeten;
beni acı çekmek için yaratan eski Doğa'yı
izliyorum pencereden.
Yoksun bırakıyorum seni umuttan; evet,
umuttan- dedi Doğa - Işıldamasın gözlerin
ağlamanın dışında.
Ne ki, ben
duyuyorum kaybolduğunu o kadar çok sevdiğim
gençlik yıllarımdan arta kalan ve silindiğini
sevimli imgelem dünyamın, tatlı düşlerimin;
ve son anıma kadar, adını andıkça, özlem
duyacak ve beni ağlatacak olan
Ne zaman ki bu yüreğim taş kesecek,
soğuyacak ve güneşli tarlaların dingin
ve suskun anlatımı; baharda sabah kuşlarının
cıvıltısı ve suskun ay bulutsuz gökyüzünde,
tepelerde, vadilerde artık ısıtmayacak kalbimi
ve tüm güzellikler cansız ve anlamsız
gelecekler bana; her türlü yüce duygu ve
incelik ve sevecenlikten uzak kalacak,
unutacağım, işte, o zaman yoksun
kalacağım tek avuntumdan ve içimi daha az
okşayan başka uğraşlara dalacağım;
adayacağım ıstıraplı yaşamımdan geri kalan
sevimsiz yıllarımı. Acı gerçeği ve
ölümlü ve ölümsüzlerin kara talihini
araştıracağım; insanoğlunun niçin
yaratıldığını; kendisini hangi sıkıntıların
beklediğini; hangi acınacak durumlarla
karşı karşıya kaldığını; yazgının
insanoğlunu hangi sona sürüklediğini
ve Doğa’nın; acımızın, kime yaradığını,
kimi sevindirdiğini;
bilge kişilerin övgüye boğduğu;
benim ancak şaşkınlıkla hayran kaldığım,
bu giz dolu evrenin
hangi yasalar, hangi kurallar uyarınca,
hangi amaç uğruna devindiğini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder