Kulübe Güncesi: İkarus


Önümde denize açılan bu zeytinlik dolu manzaraya baktıkça sık sık aklıma Van Gogh'un bir dizi zeytin ağacı resmi düşüyordu. Bugünlerde Brueghel'in İkarus'u da onlara eklendi, mitin çağdaş bir yorumu, Herbert List'in etkileyici bir İkarus fotoğrafı ile birlikte. 



Ara sıra kulübede başıma açtığım işlerden yorgun düşmüş, manzaradan habersiz çalışırken, kafamı her kaldırışımda İkarus düşerken işine devam eden Brueghel'in köylüsü gibi hissediyorum kendimi - ki Auden'in çok güzel bir şiirine konudur:

(...)
#Brueghel 'in ikarı'nda meselâ, bana mısın bile demeden nasıl Her şey sırtını çeviriyor felâkete?İşitmiş olmalı pekâlâ Suyun şapırtısını rençber, ümitsiz haykırışı, "Kulak asma" deyip geçti herhalde; güneşse şöyle bir rasgele Vurdu ak pembe ayaklar gömülürken yemyeşil suya; Kibarişi çıtkırıldım yelkenli merak etmesine etmiştir ya Gökten paldır küldür düşen çocuğu görünce; Acele işi vardı zahir, uzaklaştı bozmadan istifini bile. (cev. Can Yücel)



Belki Brueghel'in tarlasını süren kayıtsız köylüsünden, manzaraya sırtını dönmüş koyun çobanından ve yoluna devam eden şu alımlı yelkenliden farkım yüzümü felakete dönüp arada bir umutsuzca bakmamdır.




Ayın zeytin ağaçlarında bu denli güzel şavkıdığını fark etmemiştim. Her bir zeytin yaprağı ayışığı ile yıkanmış gibi parıl parıl. Van Gogh'ta göğü de burar gövdeler ve yıldızlı geceye karışıp giderler.


Kulübeye birkaç resim asmak niyetindeyim. Sanırım Thoreau bunu onaylamazdı. :) Ama N. nin "etrafınıza küçük şeyler yerleştirin, eşsiz güzelliği olan iyi şeyler" öğüdünü tutuyorum. Kitaplar, elbette, çiçekler, resimler, biblolar belki, Kediler? Çocuklar... Eşsiz güzelliği olan iyi şeyler...?



*



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder