(A 603): Ağaçların üstünde, meyvelere benzeyen vulvalarla, çüklerle dolu bir manzara. Eski Meksika’daki, Le Clezio'nun sözünü ettiği, Kızılderili inançtan geliyor aklıma: Huichol mitolojisinde, ölülerin ruhlarına yiyecek veren Xapa ağacı cinsellik organlarıyla doludur.
Oskar Panizza’da gerçek anlamda bitkisel bir mastürbasyon sahnesi buldum. Kimi zaman, bir anekdotun tuhaflığı yeterli oluyor. Sözgelimi Heiner Müller'in söyleşilerini okudum, çocukken, Kant'ın Ahlak Metafiziğinde mastürbasyonu sert biçimde eleştirdiği bölümü okuduğunda çok üzüldüğünü anlatıyor, sonra Kant'ın sık sık parkta dolaşmaya çıkıp büyük bir meşenin altında düzenli olarak mastürbasyon yaptığını öğrenince rahatlamış! Böyle bir şeyi hayatta kaçırmam. Bayıldım! Sürekli Schoponhauer'in. Leopardi'nin arkasında kalamam! Onlar hayatımın trajik bir dönemine damgalarını vurdular. Kendimi kötümserlik akımına dahil edemem. Kötümser dönemlerim oldu. Ama ben daha çok iyimserim diyebilirim. Gülmek için hiçbir fırsatı kaçırmam. Tıpkı Rabelais gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder