Yaptığım çalışmalarda artık ressamlara rastlanmadığını söylemiştim, öte yandan bir arture'ü Kurt Schvvitters’a adadım (A 605). Yaptığım ender sanatçılardan biri. Artıklarla yeni bir dünya kurmak istiyormuş. Gereçlerini çöplüklerden sağlıyor, her şeyi topluyor, yapıştırıyor, birleştiriyor, çiviliyormuş... Tamiratçıları ve bazı şizofrenleri andıran, koleksiyoncu yanını sevdim onun. Ben de her şeyi toplarım! İlgimi çekti. Dadacıydı, ama aynı zamanda Merz'in de yaratıcısıydı. Merz onun tüm yapıtını kapsayan bir kısaltma, bir kavram, anahtar sözcük. Mektuplarını bile bu sözcükle imzalamış sonradan. Önce bir kolajla başlamış işe, ardından bir sergi, derken onun ürettiği her şeyi tanımlar olmuş bu sözcük. Hannover'daki aile evinde devasa bir Merz yapısı, koskocaman bir yontu yapmaya başlamış... Döküntüleri yeniden değerlendirip bir kolaj yapıyormuş, önceden kurduğu bir plan da yokmuş. Önce masanın üstüne birkaç nesne, yakınlarına ait birkaç parça koyuyormuş: bir tutam saç, bir diş parçası, bir mektup... Anı yuvaları, dostlara ait kalıntılar. Sonra kendisinin topladığı malzemelerle büyümüş bu iş: taşlar, biletler, çiviler, kavkılar, dallar, kurumuş çiçekler... Aynı zamanda boya yerine de kullanmış bu malzemeleri, iş öyle bir boyuta varmış ki tüm odayı kaplamış, ilerlemiş, tavanı sarmış, birinci kata çıkmış, ardından da ikinci kata -Schwitters kiracılarını evden çıkarmış-, hatta çatıya ulaşmış. Sonsuz bir genişleme. Yontu mimariye dönüşmüş, alçı kütle içinde farklı farklı öğelere: levhalar, paslanmış demirler, aynalar, tekerlekler, aile portreleri, yaylar, gazeteler, tuğlalar, renkli taşbaskılar... ‘Binasını bütünüyle Merz'leştirmeyi başarmıştı' diyor arkadaşı Arp. Ne var ki savaş yüzünden oradan ayrılmak zorunda kalmış, ev bombardımanlarla yerle bir edilmiş, hayatının yapıtı'nı yitirmiş... Norveç’e sığınmış, sınırdan geçerken cebinde iki beyaz fare varmış, onları Hitler'e bırakmak istememiş! (Gülüşmeler) Sınırdan geçeceği sırada, sorgulamışlar kendisini, cebinden fareleri çıkarmış, ama farelerden biri sara krizine tutulmuş, delinin teki diye düşünmüşler... {Gülüşmeler) Yeni bir Merz’e başlamış ama bu da kazara yanmış. Daha sonra, Ingiltere'de, bir ambarda tasarısına yeniden başlamış: Merzbam (Merz-ambar). Yontu içine girilebilen bir uzama dönüşmüş! Kendisinin söylediğine göre, adına dünya denilen bu tımarhanede sadece 'gözlem yapmak ve notlar almak' için yaşamış."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder