Kelif, ağızlarda gelif "tarla, bağ ve bahçelerde yapılan basit bekçi kulübesi" (Isparta, Giresun, Trabzon) olarak da kullanılır (Derleme Sözlügu/VI 1972: 1977), Andreas Tietze, kelif'i incelemis Gustav Mayer, kulübe üzerinde durmus Hasan Eren ise, bu kelimelerin kökteş olduğunu dile getir miştir. Balkan dillerinde yaygın olarak kullanılan (Blg. koliba, Srp. köliba vb.) Grekçe kalubi, Türkçeden Suriye Arapçasına kulüp şeklinde geçmiştir (Eren 1995/1: 734-735; Eren 1999: 228-229, 265).
Hasan Eren, kulübenin eski bir alıntı olduğunu ifade eder (Eren 1999: 265). Orijinaline göre kulübe'de de bazı ses değişiklikleri olmuştur. Ağızlar yoluyla alınan kelifte ise, ses değişmesi yanında ses düşmesi de gerçekleşmiştir.
Türkçe Sözlük'te kulübe kelimesinin kaynağı Farsça kulbe olarak gösterilmiştir (Akalın vd. 2005: 1252).
İlk Türkçe Sözlük'te kulübe "bir yeri bekleyenin oturup beklemesine veya yatmasına yarar küçük bina" yer almış ve Grekçeden geldiği belirtilmiştir (Dilmen vd. 1944: 370). Mustafa Nihat Özön, bu kelimeyi şöyle vermiştir: kulübe < Gr. kalubi "örtü, dam" (Özön 1962: 126). Her iki sözlükte de kelif yoktur."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder