Tefekkür I: Sükunet
Adeta işimiz gereği düşünen biz hepimiz, sıkça düşünceden-kıtız, pek de kolayca, düşünce-si- ziz. Düşüncesizlik, günümüz dünyasında her yere girip çıkan garip bir misafirdir. Çünkü günümüzde her şey en hızlı ve ucuz yolla bilgiye ulaşılır ve aynı anda hızlıca unutulmuştur.
Artan düşüncesizlik, bundan dolayı günümüz insanının iliklerine işleyen bir sürece dayanır. Günümüz insanı, düşünmeden kaçıştadır. Düşünceden bu kaçış, düşünce-sizliğin nedensel temelidir. Ama bu kaçışı insanın ne görmek ne de itiraf etmek istediği gerçeği, düşünceden kaçışın bir parçasıdır. Günümüz insanı, düşünceden bu kaçışı doğrudan reddedecektir çünkü İnsan, bugünkü gibi hiçbir çağda bu kadar çok plan, bu kadar fazla araştırma, bu kadar tutkulu bir şekilde inceleme yapılmamıştır.
Hesaplayan düşünme, hesap yapar. İlerlemiş, daima umut, gelecek vaat eden, aynı zamanda uygun olanaklarla hesap yapar. Hesaplayan düşünme, bir fırsattan diğerine acele ettirir. Hesaplayan düşünme, hiç durmaz, sükûnetle düşünmeye varmaz. Hesaplayan düşünme, bir sükûnetle derin düşünme değildir, var olan her şeyde işleyen anlam üzerine tefekkür etmez.
Kendi tarzlarında yetkili ve gerekli olan iki düşünme türü vardır: Hesaplayan düşünme ve sükûnetle derin düşünme.
Fakat, günümüz insanının düşünmeden kaçışta olduğunu söylediğimizde bu tefekkürü kastederiz. Yalnız, o tarzda karşılaşılır ki sırf tefekkür, fiili gerçeklik üzerinde ansızın süzülüp muallakta kalır. Zemini kaybeder. Mevcut meselelerin üstesinden gelmeye elverişli değildir. Pratiğin icrası için bir şey ortaya koymaz.
Ve nihayet denir ki sırf tefekkür, devamlı sükûnetle düşünme, sağduyu için çok “yüksek”miş. Bu mazerette, sadece bir şey doğrudur ki, sükûnetle derin düşünmenin kendisinden, tıpkı hesaplayan düşünme gibi pek az şey ortaya çıkar. Sükûnetle derin düşünme, bazen daha yüksek bir gayreti talep eder. Daha uzun öğretilerek çalışılmayı ister. Başka her hakiki zanaattan daha ince, hassas bir itina ve dikkate ihtiyaç duyar. Tıpkı köylü gibi ekinin yeşerip yeşermediği, olgunlaşıp olgunlaşmadığını, bekleyebilmelidir.
Neden? Çünkü insan, düşünen, yani derin düşünceye dalan varlıktır.
*
Görsel: Heidegger'in Kulübesi (Renaud Camus)
*
Olmaya Bırakılmışlık'tan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder