...Artık ağacı ya da evi görmekten bıktık. Onların seyrine dalıp kendimizi unutuyoruz. Baudelaire ise kendini asla unutmuyor. O, görürken kendine bakıyor; bakarken kendini görmek için bakıyor: aslında onun seyrettiği kendine ait ağaç ya da ev bilinci ve nesneler kendi bilincinin süzgecinden geçerek görünüyorlar ona: olduklarından daha solgun, daha küçük, daha az dokunaklı; tıpkı dürbündeki görüntüler...oklu levhanın yolu, sayfa şeridinin ise kitapta kaldığımız yeri göstermesi gibi birbirini göstermiyorlar onlar...Tam tersine, onların tek görevi kendilik bilincine gönderme yapmak.(Sartre)
"Daha küçük bir çocukken yüreğimde birbirine zıt iki duygu vardı: hayata karşı duyduğum dehşet ve hayatın verdiği esrime duygusu."
"Gerek ruh, gerekse beden yönünden hep uçurum duygusu içinde oldum; yalnız uykudaki uçurum değil, aynı zamanda eylemdeki, düşteki, anıdaki, istekteki, pişmanlıktaki, acınmadaki, güzeldeki, sayıdaki v.b. şeylerdeki uçurum...
şimdi artık hep başım dönüyor"
Baudelaire: kendisini bir uçurum olarak duyan adam. Gurur, sıkıntı, başdönmesi: ta kalbinin derinliklerine dek gören kendini, kimseyle kıyaslanmaz, kimseyle kaynaşmaz, yaratılmamış, saçma, gereksiz, tam bir yalnızlık içine bırakılmış kendi yükünü tek başına taşıyan, tek başına varlığını doğrulamaya mahkum edilmiş ve durmadan ellerinden kaçan, kayan, kendi içini gözleyen, ama aynı zamanda, kendi dışında sonsuz bir kovalamacaya atılmış, dipsiz, duvarsız ve karanlık bir uçurum, ışıklar içindeki bir sır, önceden görülemeyen, gene de pek iyi bilinen.
"İnsandan tiksinmenin bütün nedenlerini sabırla yazacağım. -Mutlak olarak yalnız- kaldığım zamansa, bir din arayacağım... Ve ölüm anında da, evrensel budalalığın karşısında duyduğum tiksintiyi iyice gösterebilmek için, bu sonuncu dini kabulleneceğim.
Görüyorsunuz ya hiç değişmedim."
(Baudelaire 1864'te yazdığı bir mektuptan)
İnsan gururu hiçbir zaman Baudelaire'nin bütün yapıtı boyunca çınlayan ve hep susturulan, tutulan bu çığlık kadar ileri gidememiştir belki de: "Şeytanım ben."
Baudelaire için acı çekmek bir şokun ardından gelen şiddetli bir tepki değil, tersine hiçbir şeyin azaltıp yükseltemeyeceği, sürekli bir durumdur...Acı, insanlık durumunun bilincine varış gibi görünmektedir... İnsan hoşnut olmadığı için acı çekmektedir... 'Çağdaş duygulu adam' şu ya da bu özel neden için değil, genel olarak, yeryüzünde hiçbir şey isteklerini doyuramayacağı için acı çekmektedir.
"İçten gelen her şiirin kaynağı melankolidir."
"Bütün sanatçılar acı çeker ve bu acı sanatçıların güzellik ve adalet duyguları geliştiği ölçüde büyür."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder