Lascaux - Movement, space, and Time (M.Ö. 18.000)


250 m uzunluğundaki Lascaux Mağarası bir galeriler dizisi, bir kuyusu ve bir ücra bölümü olan bir koridor mağaradır. Kuzeydeki giriş (bugünkü girişle aynı doğrultudaydı) duvarları dik olmayan kubbeli büyük bir boşluğa uzanır; buradaki siyah kabartmalı ve kırmızı ve siyah renkli figürler bütün Paleolitik sanatın en büyük frizi sayılır; gerçekten de Altamira’daki en büyük bizonların uzunluğu en çok 2 m, Niaux’dakilerinki 1 m’nin altında iken, Lascaux Mağarasındaki sığırların uzunluğu 5 m’den fazladır. Tarihöncesi insanlar, bu «bezeme» gerçekleştirmek için muhtemelen iskele kurmuşlardır. Bu Boğalar Salonu’nun devamı ücra bölüm, yaklaşık 20m uzunluğunda ve 3,5-4m yüksekliğinde bir galeridir; galerinin duvarları üç ikonografik kompozisyonla bezenmiştir; orta boşluktakinden çok daha az anıtsal olan figürler çeşitli sığırları (inekler ve yaban öküzleri), atları ve dağ keçilerini tasvir eder. Kubbeli orta boşluğa dönerken, sağda ve güney doğrultusunda, Boğalar Salonu’nu apsitten ayıran bir tür ikincil ücra bölüm olan «geçit»e girilir; burası, duvarlarında çeşidi hayvan figürlerinden ve de bazıları boyalı işaretlerden oluşan 385 grafik öğenin yer aldığı 2-4 m genişliğinde bir koridordur. 5 m çapında dairesel bir yapı olan apsidin duvarları ve tavanı, kat kat şeritler halinde yerleştirilmiş resim ve gravürlerle bezenmiştir; aşağıdan yukarıya, her görüş alanına tek bir hayvan türünün sığabileceği boyutlarda, boğalar, erkek ve dişi geyikler, tavana daha yakın yerlerde ise atlar görülür. Apsitte iki özel figür de vardır: o çağın mağara resimlerinde ender rastlanan bir figür olan bir ren geyiği ile bir misk sığırı. Apsidi batıya doğru devam ettiren ve 5 m’lik bir derinlikte açığa çıkarılan kuyu, önemli arkeolojik malzemeler sağlamıştır: bezemeli mızrak uçları, kandiller, boya artıkları, delinmiş deniz kabukları vb. Buradaki boyalı bezemede, türünün tek ömeği olan bir gergedan ve gene tek örnek olarak mızrak saplanarak karı deşilmiş bağırsakları açıkta bir bizon tarafından yere devrilmiş bir insan görülmektedir. Bu esrarlı kompozisyonun ne anlama geldiği bilinmemektedir; kuyu mağaranın kutsal bölümü, tapınağın merkezi midir? Sahın denen sonraki alan, resim ve gravür bakımından zengin, yüksek ve geniş bir galeridir; burada, kuzeyden güneye doğru çok başarılı beş büyük kompozisyon göze çarpar: dağ keçilerinden, el izlerinden, siyah inekten, yüzen geyiklerden ve melez bizonlardan oluşan panolar.

En güneydeki Yırtıcı Hayvanlar bölümü derin Niaux galerisini çağrıştıran alçak ve dar bir galeridir; en geniş yeri 1 m kadar olan bu bölümde adından da anlaşılacağı gibi yırtıcı hayvanları tasvir eden gravürler bulunur. Burada, barınma alanını işaretlemek için işeyen erkek bir yırtıcı hayvan ve yaralı bir yırtıcı hayvan gibi şaşırtıcı altı figürü ayrıntısıyla işleyen gerçek bir sahne görülür. Burada ayrıca hepsi çok güzel yapılmış dağ keçileri, bizonlar, atlar, erkek ve dişi geyik tasvirleri de bulunur.


Lascaux insanı, tartışmasız, güçlü bir sanat duygusuna sahiptir; eserin yapılmasında göze çarpan yetenekleri, figürlerin sahneye konuşunda da kendini gösterir. Lascaux hayvanları, kompozisyonlarıyla klasiktirler; yokluğu şaşırtıcı olan mamut dışında, genelde mağara resimlerinde mevcut bütün hayvanlar burada da vardır. Hayvan resimleri içinde, sıklık oranı türlere göre değişir; atların ve boynuzlugillerin (bizonlar ve yaban sığırları) sayısı geyik, dağ keçisi, ren geyiği, ayı, yırtıcı hayvanlar ve gergedandan çok fazladır. Türler arasındaki bu hiyerarşi figüratif sahnelerin yerleştirilişinde de göze çarpar; burada da, bilinmeyen nedenlerle bizon-at çifti ana panolarda belirirken, yırtıcı hayvanlar ve gergedan dipteki galerilere yerleştirilmiştir

Lascaux’da -birçok başka mağaranın tersine- yarı insan yarı hayvan «canavar» figürü yoktur; tipik olmayan tek tasvirin, iki düz boynuzuyla esrarlı bir figür olan orta bölümdeki «at vücutlu, geyik başlı yaratık» olduğu söylenebilir.

Lascaux sanatının özgünlüğü, ikonografik çeşitlilikten çok figgürleri canlandırma biçiminde yatar; sanatçı hareketi gerçekçi, ama parçalı ve seçmeci bir biçimde ifade eder. Örneğin, ön ayakların hareketi, tek başına bir atın tırıs gittiğini anlatır. Aynı şekide, Lascaux, hayvan figürlerine eşlik eden işaretlerin çokluğu ve çeşitliliği ile de diğerlerinden ayrılır. A. Leroi-Gourhan bunların sayısını 410 olarak saptamıştır; oysa diğer mağaralarda işaret sayısı 20-30’u geçmez. Bütün bu dik çizgilerin, birbirinden ayrı, dal biçiminde, kutu içine alınmış, içi dolu, gürz biçiminde dört- gen vb işaretlerin anlamı, aralarındaki ilişkiler, tasvir edilen hayvan türlerinin göreli oranları ve mağara içindeki dağılımları kadar büyük yorum güçlükleri yaratmaktadır.

 Marlise Simons






















 

İşaretler ve Anlamları

Lascaux Mağarası’nın duvarları işaretler bakımından, diğer Paleolitik mağaralardan çok daha zengindir. Bu işaretler çok çeşitlidir; bunlardan bazıları sıradandır; kırmızı, sarı ve siyah renkli dal biçimliler ve ya «damalılar» ise mağara sanatının eşsiz örnekleridir. Bütün işaretler, tarihöncesi uzmanlarının nüfuz etmeye çalıştıkları bir simgesel anlam taşır. A. Leroi-Gourhan’a göre, başka yerlerde olduğu gibi Lascaux’da da Paleolitik sanatın işaretlerinin çoğu iki büyük diziye ayrılır: bir erkek dizi ve bir dişi dizi. Bunların, başlangıçta gerçekçi bir biçimde tasvir edilen, ama yavaş yavaş simge-işaretlere dönüşen cinsel organ figürasyonları olmaları mümkündür. Genellikle çift olan ve hayvan çiftleriyle birlikte yer alan bütün bu işaretler, mağara resmi sanatının sadece bir hayvan resmi sanatı olmadığını gösterir; tarihöncesi insanın düalist dünya görüşünü kaydettiği kodlar ve mesajlarla dolu olan bu sanat, son derece karmaşık bir düşüncenin ürünüdür. Leroi-Gourhan’ın kuramı, doğru ve akla yatkın olmakla birlikte, bize Paleolitik düşüncenin tek boyutlu ve global bir açıklamasını verir. Aslında, bu yazarın da kabul ettiği gibi, bazı işaretler toplumsal kaygıları ele verirken (avcıların işaretleri veya toplumsal grupların simgeleri olmaları gereken, birbirinden ayrı işaretlerin durumu budur), bazıları (yelpazeler ve kurdeleler») esrarını hâlâ korumaktadır.

Mantar Tehtidi

Bilimadamları, Lascaux Mağarası’ndaki tarih öncesi duvar resimleri on yıl içinde ikinci defa mantar tehdidi altında olduğunu açıkladı. Duvarlarda belirmeye başlayan gri ve siyah lekelere iklim değişikliğinin mi, yoksa ısı kontrol sisteminin mi, araştırmacıların kullandıkları ışığın mı, yoksa ziyaretçilerin nefesinden kaynaklanan karbondioksitin mi yol açtığı konusunda herhangi bir mutabakata varılamadı.

Mikrobiyologların çalışmalarının ardından, hükümet mantara karşı bir çalışma yapılmasını ve bu kırılgan ortamın korunabilmesi için mağaranın dört ay boyunca her türlü ziyarete kapatılmasını kararlaştırdı.

Lascaux Mağarası, 15.000 ila 17.000 yıl öncesine tarihlenen yüzlerce at, boğa, dağ keçisi ve sığır çizimi ile ünlü. İlk Avrupalıların bu mağarada kırmızı, siyah, kahverengi, sarı renkleri veren mineraller ve tozlar kullanarak yaptığı 600 resim Paleolitik sanatın en mükemmel örnekleri olarak kabul ediliyor.
1940 yılında dört çocuk (ve bir köpek) tarafından bulunmasının ardından, mağaranın ve resimlerin korunması sürekli olarak sıkıntı yarattı. 2. Dünya Savaşı’nın ardından halka açılan mağaraya günde 1.800 civarında ziyaretçi geliyordu. 1950'lerde duvarlarda görülmeye başlayan yosun ve küçük kristaller için ziyaretçilerin nefeslerinden kaynaklanan nem sorumlu tutulunca devlet Lascaux’yu ziyarete kapattı.


O tarihten bu yana mağarayı sadece özel izinle hergün en fazla beş kişi gezebilmekte. Turistler için ise Lascaux’nun yakınında bir başka mağara inşa edildi. Lascaux II olarak bilinen bu kopya mağara 1983'de açıldı ve yılda 250.000 turisti ağırlıyor.

Gerçek mağarada ise 2001 yılında yeni sorunlar başgösterdi. Görevliler nem ve ısı kontrolü için yeni bir sistem kurmaya karar verdiler. Bu yeni sistemin işlemeye başlamasından kısa bir süre sonra fusarium solani olarak bilinen bir mantar türü tavan ve duvarlarda hızla yayılmaya başladı. Bu mantar için önce yeni sistem ve bunu monte eden işçilerin giydikleri kıyafetler suçlandı ise de, sonradan mantarın zaten mağarada varolduğu, işçilerin çalışması veya nemdeki anormal değişimle uyandığı anlaşıldı.

Kuratör Jean-Michel Geneste bu çalışmanın mantarı tetikleyen ana faktör olduğunu kabul ediyor. Öte yandan, 1982 den bu yana Fransa’da bulunan mağaralarda 2 derecelik bir ısı ve hafif karbondioksit artışı görülmesine rağmen, Geneste, iklim değişiminin bu tür mantarların oluşması için bir sebep olabileceği konusuna ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini düşünüyor.
(Alıntıdır)
24 Ekim 1940 tarihinde Lascaux'a ziyaret








































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder