"İnsan kendini bir tanrı sayabilirdi, belden aşağısı olmasaydı." Nietzsche
Ruh'un insanoğlunun uydurması olduğu ileri sürülüyor, bilincine vardıkça bedenin, parazit gibi, bana yapışık bir kurtçuk.Yaşadığını duyumsaması yeterli insanın (yalnızca yaşamak değil, çünkü her şey böyle de ondan, eni-sonu harikulade mi harikulade) en yakın parçası bedenin, bedenimin en sevdiğim kısmı, örneğin sağ elimin aniden bir nesneye dönüşmesi ve iğrenç biçimde artık oranın ben olmadığını, bana yapışık olmadığını söylemesi (her iki durumda da)
Çorbamı içiyorum. Sonra okurken yarı yerde durup düşünüyorum: "çorba bende şimdi, asla nedir ne değildir göremeyeceğim bir torbada: midemde." Parmağımla yokluyorum midemi, bıngıl bıngıl oynadığını, içindeki besinlerin kımıldayışını duyumsuyorum.
Ruh çıkıyor o zaman ortalığa:"hayır, hayır, ben, ben bu değilim işte,"
diyor.
Oysa gerçekte (bir kerecik yüreklilik gösterelim açıkça söyleyelim) evet evet ben buyum. Nazikler için güzel kaçamak."Ben de buyum." Ya da daha yüksekçe bir basamakta: "Ben bunun içindeyim."
The wawes'i okuyorum, köpük köpük, dantel, yas dantelleri şu masal. Gözümden otuz santimetre ileride; çorba, mide cebimde kımıldanıyor, baldırımdaki tüyler büyüyor, sırtımda belli belirsiz bir yağ kisti irileşiyor. Balzac'ın ahlaksızca bulacağı bir içki alemi sonunda biri -hiç de metafizikçi biri değildi- espri yaptığını sanarak, sıçmanın bir tür gerçekdışılık izlenimi sağladığını söyledi. Kullandığı sözleri anımsıyorum:"Yaptıktan sonra kalkıyorsun, dönüp bakıyorsun ve mümkün değil, ben mi yaptım bunları, diyorsun kendi kendine."
(Lorca'nın dizeleri gibi: "Yapacak bir şey yok yavrum, en iyisi kus sen, başka ne gelir elden." Swift de, çatlak herif, şöyle demiş:"Hayır, hayır, Celia, hayır, sıçsana!")
Fiziksel acıyı metafizik iğnelemeler gibi yorumlayarak bir yığın edebiyat yapıyorlar. Bana gelince, her tür acı bana iki kat güçle saldırır: bana her zamankinden daha iyi bir biçimde duyumsatır benimle bedenimin ayrılışını, boşanırız (avuntu olsun diye boşanmak dedim) aynı zamanda beni bedenime yaklaştırır da acılar boyunca onu zorla bana kabul ettirir sanki. Daha bir benim olan zevkten öte bu acıyı ya da yalın biçimde, isteyerek çekişi duyumsarım.Gerçekten bir bağdır. Çizmeyi bilebilseydim, alegorik olarak acıyı bedenden ruhu kovalarken göstermek isterdim, çizdiğim resim aynı zamanda her şeyin yalan olduğu izlenimini versin isterdim; bütünlüğü olmayan bir karmaşık yapının yalın görüntüleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder