Nietzsche ve Politika - Bernard Edelman

İnsanlık nasıl tedavi edilecek, yeniden nasıl doğru yola, "yaşamın", cesaretin, yaratımın yoluna koyulacak? Çünkü, batının sürdüğü politika bizi bugün dahi bu hastalığın devamlılığına ve düzenlenmesine sevk ediyor. Kitleler mi? Onlar hiçlik istencinin aracıdır; Demokrasi mi? Hiçliğin politik rejimi; İşçi mi? Hiçliğin sınıfı; Çalışma mı? Hiçliğin değeri; Kapitalizm mi? Hiçliğin ekonomisi.

Nietzsche bizler gibi, "iyi demokratlar", "iyi yurttaşlar", "iyi işçiler", "iyi vergi mükellefleri" gibi konuşmuyor; bizim bulunduğumuz yerden değil, fakat ne politik, ne ahlaki, ne devlete dair, ne metafizik ne de akli olan, yeniden başlamak için yıkmaktan ve bozmaktan çekinmeyen aktif bir güç istencinin oluşturduğu bir başka yerden konuşuyor. Şu en önemli soruda buradan gelmektedir:Kim iyileştirmek istiyor?, kim iyileştirebilir?, kim bu iyileşmeye tahammül edecek güce sahip?

Kesinlikle kitleler değil, kesinlikle zayıflar ve dışlanmışlar değil. Hiçlik istencini istedi aslında onlar, ondan besleniyorlar, çünkü yaşamlarına gerekli bu istenç. Eğer bu hastalıktan kurtulup iyileşselerdi, bundan ölürlerdi de mutlaka. Onlardan "üstün bir birlik", "kolektif bir varlık" oluşturdukları yönündeki inancı kaldırın; yalnızlık, adanmışlık, vatan, kamu yararı yanılsamalarını kaldırın onlardan, sürücül içgüdüyü sökün, onları evrenin geçici olduğuna, sonunun olmadığına, karmaşık ve anlaşılmaz bir dünyada yaşadığımıza ikna edin, parçalanırlar. Halkın bireysel özgürlük gücü yok; projesiz, programsız, ortak kadersiz, güvensiz, mutluluk vaatleri olmaksızın yaşayamıyor. Bunlar olmadan anarşi, terör ve kendini yok ediş içinde soluyor. Afyona ihtiyacı var -dine, paraya, çalışmaya ve ulusal gurura -; afyonu kaldırdığınızda o hiçlik içinde çözülecektir; sürünün birliğini kırdığınızda her hayvan kendi köşesinde ölmeye gidecektir.

"İyileştirmek" isteyen, "iyileştirebilen", kendisini bekleyen tehlikeyi göz ardı etmeyen üstün insandır, "üstinsan"dır. Hiçbir şey yatıştırıcı kesinlikleri, araçların amaçların rahat dünyasını, nedenselliğin ve mantığın sakin evrenini terk etmekten daha korkunç değildir; ve bunun karşısında, hiçbir şey "iyiliğin" var olduğuna, "kötülüğü" alt emek gerektiğine ve insanlığın ahlaki ve maddi gidişatını daha iyi hale getiren "Büyük Adamlar"a minnet duymak gerektiğine inanmaktan daha basit olamaz.
Etna'ya dalmak için, doğanın insanlıkdışılığını, ahlakdışılığını, kestirilemezliğini kabul etmek için başka bir ruh yapısına sahip olmak gerekir. Kim kendisini sürekli parçalanmaya, kendisinin sürekli dağılma ve yeniden yapılanmasına yem etmeye tahammül edebilir? Kim kendisini kaosun bir yankısı haline getirebilir ve kendi bedeninde ve ruhunda güçlerin oynamasına izin verebilir?
Nietzsche'nin "politika"sının karşısına koyduğu şey,kendilerini uzakta, yükseklerde tutan yalnızların kaderidir; varoluşlarının,oluşun işitilmedik,inanılmaz yolunu göstererek insanlığı kurtardığı yalnızların kaderi.S anatçı, filozof veya Buda, İsa, Sezar ya da Bonapart.

Evet, Kesin olarak ne istenebilir? Zayıflamış, fakirlemiş, çalışmanın kölesi olmuş, bayağı ve açgözlü efendilere itaat eden, güçlerini boşa harcayan bir insanlık mı? Gezegensel bir sürüye indirgenmiş,aynı saçmalıkları koro halinde "meleyen" bir insanlık mı, yoksa yeniden canlandırıldıklarında kendi büyüklüğünü bilecek bir insanlık mı? Nietzsche'nin büyük politik projesi kesinlikle kitleleri baskı altına almak ya da onları sömürmek değil, ama onların kendilerinden daha büyük olanın hizmetine sokmak...


"Gereğinden fazla insan doğuyor: lüzumsuzlar için icat edilmiştir devlet!

Devlet diyorum, herkesin, iyilerin ve kötülerin zehir içtiği o yere: devlet, iyilerin ve kötülerin, herkesin kendini keybettiği yer: devlet, herkesin yavaş yavaş intihar etmesine - "yaşam" adı verilen yer.

Bakın şu lüzumsuzlara! Mucitlerin eserlerini ve bilgelerin hazinelerini çalıyorlar: kültür diyorlar hırsızlıklarına - ve her şey hastalık ve felaket oluyor onlara!

Bakın şu lüzumsuzlara! Her daim hastadırlar, balgam çıkartırlar ve gazete derler bu çıkarttıklarına. Birbirlerini yutarlar ve kendilerini bile hazmedemezler. "


Böyle söyledi Zerdüşt.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder