İnsanlık Arbus'un gözünde tek değildi. Bunuel,
bir keresinde kendisine o filmleri niçin yaptığı sorulduğunda, "Bu
dünyanın aklın hayal edebileceği tüm dünyalar içinde en iyisi olmadığını
göstermek için" demiş.
Arbus'un fotoğraflarını çektiği insanların hepsi ucubeydi: başında bir hasır şapka, elinde de "Hanoi'yi bombalayın" rozeti, savaş yanlısı bir mitingde yürümeyi bekleyen bir genç erkek; ihtiyarlar balosu'nda özel kostümleriyle kral ve kraliçe rolündeki yaşlılar; katlanır sandalyelerinde rahatça dinlenen otuzlarında bir banliyölü çift; dağınık yatak odasında tek başına oturan bir dul kadın vesaire. Arbus, oturduğu yerin yakınlarında bu amacına uygun çokça malzeme bulmuştu. Kadın elbiseleri giymiş erkeklerin katıldığı partileri ve yoksul barınaklarıyla New York, acayip insanları bakımından oldukça zengindi. Ayrıca Mariyland'de, Arbus'un orada bir insan iğneliğine, köpekli bir hemafrodite, dövmeli bir adama ve kılıç yutan ak saçlı insanlara rastladığı bir karnaval düzenleniyordu; New Jersey ve Pennsylvania'da çıplaklar kampları kuruluyor, cansız ya da uydurma, insansız manzaralarıyla bir Holywood seti ya da Disneyland görülebiliyor, Arbus'un en son ve en rahatsız edici- fotoğraflarından bazılarını çektiği, neresi olduğu anlaşılmayan bir akıl hastanesine rastlanabiliyordu. Tabi bunların hepsi, eğer onları görecek göze sahipseniz, bitmek bilmez tuhaflıklar sunan yanlarıyla gündelik hayattan kesitler sunan fotoğraflardı.
İzleyici, açıkça şunu merak eder: Onlar kendilerini hakikaten böyle mi görüyorlar? Ne kadar grotesk olduklarının farkındalar mı? Anlaşıldığı kadarıyla bu iki sorunun cevabı da 'hayır' dır.
Arbus'un fotoğraflarının konusu, etkileyici Hegel'ci deyişi ödünç alırsak, 'mutsuz bilinç'tir. Arbus, çektikleri fiili acıların ve kendi çirkinliklerinin çeşitli derecelerde bilincinde olan, hatta hiç farkında olmayan insanları fotoğraflamıştır. Bu da fotoğraflamaya değer bulduğu dehşetengiz manzaraları ister istemez sınırlamaktadır. Örneğin, kaza kurbanları, savaş mağdurları, açlık çekenler ve siyasi baskıya maruz kalanlar kişiler gibi ıstırap çektiklerini bilme ihtimali bulunan kişilerden uzak durmuştur.
Soyunma odalarındaki kadın taklitçiler, Manhattan'daki otel odasındaki Meksikalı cüce, 100. Cadde'de bir salona toplanmış Rus cüceler ve onlar gibi sürüyle insan, Bir parkta sırada otururken kavgaya tutuşan yaşlı çift, hatıra bir köpek biblosuyla bankında duran New Orleans'lı kadın barmen, Central park'ta oyuncak el bombalarını avuçlarının içinde sıkıp duran bir oğlan çocuğu...
"Hilkat garibelerinin fotoğrafını çekmek bana müthiş heyecan verdi, onlara taptım ben."
Susan Sontag
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder