Sanat - Albert Camus

Sanat, benim için  tek başına tadı çıkarılacak olan bir şey değildir. Sanat bence en büyük sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak olan görüntüleri, biçimleri bulmaktır. Demek ki sanat, sanatçıyı insanlardan ayrılmamaya zorlar; onu en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar. Ve çok kez, kendilerini başkalarından ayrı gördükleri için sanatı seçenler kısa bir zaman sonra anlarlar ki, sanatlarını ve başkalıklarını ancak herkesle benzerliklerini ortaya koyarak gösterebilirler. Sanatçı kendini bu başkalarına gidip gelme ile yoğurur: Vazgeçemediği güzellik ve kopamadığı topluluk arasındadır. Onun için gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçük görmezler; yargılamaya değil, anlamaya çalışırlar. Ve dünya da tutunacakları bir yer varsa o da, Nietzsche'nin çok güzel söylediği gibi, yargıcın değil, işçi olsun aydın olsun, yaratıcının başa geçeceği bir dünya olacaktır.



**


Ne olursa olsun her şeyin anlamsız olduğu, her şeyden umudu kesmek gerektiği düşüncesiyle nasıl kalır insan?

Umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur. Umutsuzluk konuştu mu, düşündü mü, hele yazdı mı, hemen bir kardeş el uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. Umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. Çünkü edebiyat olan her yerde umut vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder