BACON - John Berger

"Her zaman nesneleri elimden geldiğince doğrudan ve ham aktarabilmeyi umut ettim; belki bir şey karşılarına doğrudan doğruya çıkarsa, onun dehşetini algılarlardı. "

"İnsan bir şeyin olabildiğince gerçeğe uygun olmasını, ayı zamanda da resmetmeye kalkıştığı nesneyi yalnızca örneklemenin ötesinde, derinden kışkırtıcı ya da duyum alanlarının kilitlerini derinden çözücü olmasını istemez mi? Zaten sanat bundan ibaret değil mi?"

"Yapmak istediğim şey, o şeyi görünümün çok ötelerine dek çarpıtmak, ama çarpıtırken onu görünümün bir kaydına dönüştürmektir."



Süreç olarak yorumlandığında, bu söylenenlerin şu anlama geldiğini görüyoruz: Bir bedenin görünümü, üzerine yapılmakta olan istemsiz lekelerin kazasına uğrar. Bedenin çarpıtılan imgesi, seyircinin (ya da ressamın) sinir sistemine doğrudan çarpar; o anda bedenin görünümünü, taşıdığı lekeler yoluyla ya da bu lekelerin altından yeniden keşfeder.











Donanım, salıncaklı sandalyeler, parmaklıklar, kordonlar, tıpkı kafeslerde bulunanlara benzer. İnsan mutsuz bir maymundur. Ama böyle olduğunu biliyorsa mutsuz değildir. Öyleyse insanın bilemeyeceğini göstermek gereklidir. İnsan mutsuz bir maymundur ve bunu bilmez. Bu iki türü birbirinden ayıran, beyin değil algılamadır. Bacon'ın sanatının dayandığı aksiyom budur.


Bacon'ın resimleri, sıklıkla söylendiği gibi, gerçek bir yalnızlık, keder ya da metafizik şüphe deneyimi üzerine yorum getirmez; ne de 20. yüzyıldaki toplumsal ilişkiler, bürokrasi, sanayi toplumu ve tarihi üzerine yorum getirir. Bunlardan herhangi biri üzerinde yorumda bulunmak için onun resimlerinin bilinci hesabı katıyor olması gerekirdi. Bu resimlerin yaptığı, yabancılaşmanın kendi mutlak biçimine -yani akılsızlığa- karşı nasıl da bir özlem doğurabileceğini göstermektir. Bacon'ın yapıtlarında ifade edilmekten çok sergilenmekte olan tutarlı gerçek budur.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder