Yaşarken başımızdan hiçbir şey geçmez. Dekorlar değişir, kişiler girer çıkar yalnız. Başlangıçlar da yoktur; günler anlamsız bir biçimde birbirine eklenir durur; sonu gelmez tekdüze bir ekleniştir bu. Ara sıra şöyle bir hesap yapılır: "İşte üç yıldır yolculuk yapıyorum. Bouville'e geleli üç yıl oldu," denir. Başlangıç olmadığı gibi, son da yoktur. Bir kadın, bir dost, bir kent, bir kerede terk edilemez. Hepsi birbirine benzer zaten. Aradan iki hafta geçince Şanghay, Moskova, Cezayir birbirinin aynıdır. Kimi zaman (pek sık değil) durumu gözden geçirir, bir kadına bağlandığınızı, kötü bir işe girdiğinizi fark edersiniz. Göz açıp kapayıncaya kadar sürer bu. Sonra geçit yeniden başlar, saatleri ve günleri birbirine eklemeye koyulursunuz. Pazartesi, salı, çarşamba, 1924, 1925, 1926.
Yaşamak budur işte.
sf 60.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder