Bulantı (son sayfa)

 Some of these days
You'll miss me honey!


Deneyemez miyim ben?... Bir müzik parçası söz konusu değil tabii... Ama başka bir türü deneyemez miyim? Bir kitap olması gerekiyor bunun; başka şey ortaya koyamam ki. Ama bir tarih kitabı değil, çünkü tarih, var olmuş olan bir şeyden söz eder; oysa bir varolan başka bir varolanın varoluşunu haklı çıkaramaz. ... Ne çeşit olacağını pek bilmiyorum, ama bu kitapta, basılmış sözcüklerin ardında, sayfaların ardında varoluşmayan, varoluşun üstünde bulunan bir şeyin bulunduğu sezilmeli. Gerçekleşmeyecek bir hikaye olabilir ya da bir serüven. Bu kitabın çelik gibi sert ve güzel olması; insanları varoluşları yüzünden utanç duyurması gerek.

Gidiyorum, içimde bir belirsizlik duyuyorum. Karar verecek cesaretim yok. Yeteneğimden kuşku duymasaydım... Ama evet hiçbir zaman bu çeşit bir şey yazmadım. Tarih yazıları yazdım, doğru, hem de yığınla. Bir kitap. Bir roman. Bu romanı okuyup "Antoine Roquentin yazdı bunu diyecekler. Kahvelerde vakit geçiren kızıl saçlı bir adammış" diyecek kimseler bulunacak ve zenci kadının hayatını nasıl düşünüyorsam, onlar da benim hayatımı öyle düşünecek, değerli ve yarı masalımsı bir şey olarak görecekler. Bir kitap. Bu her şeyden önce sıkıcı ve yorucu bir çalışma olacak tabii, üstelik varoluşmaktan da, var olduğumu duymaktan da alıkoymayacak beni. Ama kitabın yazılıp bittiği, ardımda kaldığı bir an gelecek ve öyle sanıyorum ki, onun aydınlığının azıcığı geçmişimin üzerine düşecek. Belki o zaman, bu kitap sayesinde, hayatımı tiksinti duymadan hatırlayabileceğim. Belki bir gün, tam şu anı, trene binme zamanının gelmesini iki büklüm beklediğim şu kasvetli anı düşününce, yüreğimin hızla çarptığını duyacak ve "Her şey o gün, o anda başlamıştı," diyeceğim. Ve kendimi (geçmişte, yalnız geçmişte) kabul etmek elimden gelecek belki.


J.P. Sartre

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder