Hannah and Her Sisters (1986, Woody Allen)

Bir ay kadar önce bir gün,
tam anlamıyla dibe vurmuştum.

Tanrı'nın olmadığı bir evrende yaşamın da
bir anlamı olmadığı hissine kapılmıştım.

Bir tüfek aldım ve onu
doldurup, alnıma dayadım.


Kendimi öldürmeye karar vermiştim.

Sonra düşündüm: Ya yanılıyorsam?


Ya bir Tanrı varsa?
Sonuçta bunu kimse bilmiyor ki.


Sonra "hayır" dedim, "belki" yeterli değildi.

Bir cevap istiyordum; olumlu ya da olumsuz.

Saatin sesini çok net hatırlıyorum.


Orada, kafamda bir silahla,
donmuş bir vaziyette oturuyordum.


Ateş etmeye hazırdım.


!!!





Aniden silah patladı. O kadar gergindim ki, yanlışlıkla tetiği çekmişim. Ama o sırada deli gibi ter döktüğüm için  silah alnımdan kaymış ve beni ıskalamıştı. Tabii bütün komşular kapıya toplandı.Ortalık tam anlamıyla curcunaya dönmüştü.Kapıya doğru koştum ama ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Utanmıştım ve kafam karışmıştı.Aklımı oynatmak üzereydim ve tek bir şeyden emindim. O evden hemen çıkmalıydım. Açık havaya çıkıp, kafamı toplamalıydım.
Caddelerde yürüyüşümü çok net hatırlıyorum. Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Her şey şiddet dolu ve gerçek dışı görünüyordu.

Uzun süre öylece dolandım. Saatler sürmüş olmalı.


Ayaklarım ağrıyor ve kafam zonkluyordu.
Bir yere oturmalıydım.


Bir sinemaya girdim.  Hangi filmin oynadığını bilmiyordum. Sadece biraz kafamı toplayıp,
mantıklı düşünebileceğim ve dünyayı yeniden makûl bir perspektife
oturtabileceğim bir ana ihtiyacım vardı.


Yukarı çıkıp, balkonda bir yere oturdum. Çocukluğumdan beri pek çok kez izlediğim  ve her izleyişimde de bayıldığım bir film gösteriliyordu. Ve ben perdede bir kez daha
bu insanları izliyordum. Kendimi filmin büyüsüne bıraktım.

Kendi kendime "Nasıl olur da intihar
etmeyi düşünebilirsin?" demeye başladım.

Bu aptalca değil mi?
Şu perdedeki insanlara bak.

Gerçekten çok komikler.
Ayrıca ya en kötüsü doğruysa, ne olacak?

Ya Tanrı yoksa ve yaşayacağın tek
hayat bundan ibaretse ne olacak?

Bu tecrübenin bir parçası
olmak istemez misin?

Boş versene! Her şey de can sıkıcı değil ki.

O an karar verdim:
Asla alamayacağım cevapları arayarak,  hayatımı mahvetmek yerine, biteceği
güne kadar yaşamın tadını çıkaracaktım.

Peki ya sonrası? Kim bilir?
Belki vardır bir şeyler. Kimse bilmiyor ki.

"Belki" hayata tutunmak için yeterli bir
dayanak olmasa da, elimizdekilerin en iyisi.

Böylece arkama yasladım ve
gerçekten zevk almaya başladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder