Venedik'te Ölüm - Thomas Mann


Bugün bütün tariflerin üstünde güzeldi Tadzio...

...işte bu anda oldu: Tadzio gülümsedi, Aschenbach'a gülümsedi, tebessümün yavaş yavaş açtığı dudaklarla, konuşur gibi, samimi, şirin ve açık, gülümsedi, Görüntüsünü yansıtan suyun üzerine eğilmiş Narcissus'un gülümsemesiydi bu; kollarını kendi güzelliğinin sudaki aksine doğru uzatırken biraz çarpık, bakışının yalınlığından kaynaklanan çarpık bir gülümseme, yansımasının tatlı dudaklarını öpmek için işveli, meraklı, hafif tedirgin, başı dönmüş ve baş döndürücü.


Bu gülümsemeyi bulan Aschenbach, onu tehlikeli bir armağan gibi alıp yürüdü. O kadar altüst olmuştu ki, taraçanın ve parterin ışığından kaçmak, hızlı adımlarla arkadaki parkın karanlığına sığınmak zorunda kaldı. Hem garip bir şekilde öfkeli hem de müşfik azarlamalarının önüne geçemiyordu: "Böyle gülmen doğru değil, Tadzio! Dinle beni, hiç kimseye bu şekilde gülmek doğru değil." Kendini parktaki kanapelerden birine attı, bitkilerin gecedeki kokusunu kendinden geçmiş içine çekti. Arkasına yaslanmış, kollarını sarkıtmış, yenik düşmüş ve kat kat ürperişlerle sarılı, özlemin burada yersiz, saçma, ayıp, gülünç, ama yine de kutsal, henüz burada da saygıya değer formülünü fısıldadı:

" Seni seviyorum."














 Death in Venice (1971) Directed by Luchino Visconti



"Çünkü güzellik Phaidros'çuğum, bunu iyice belle, tanrısal ve göze görünür tek şey güzelliktir sadece; bu nedenle duyusal olanın yolu da ondan geçer, phaidros'çuğum, sanatçının tinsel olana giden yoludur o!
Ama sanıyor musun ki, azizim, yolu tinsel olana duyusaldan geçen kimse, bilgeliği ve erkeklik onurunu elde edebilecektir? Yoksa senin kanınca (kararı sana bırakıyorum) bu yol tehlikeli-cazip bir yol mudur? Çünkü şunu bilmelisin ki biz şairler, Eros yanımıza katılmadığı, önümüze düşmediği sürece, güzellik yolunda yürüyemeyiz! Kendimize göre kahraman, nefis eğitimi geçirmiş savaşçı olsak bile yine de kadın gibiyizdir. çünkü esrikliğimiz tutkudur, özlemimiz ise aşk olarak kalmalıdır -hazzımız da ayıbımız da budur.

...çünkü zeka, Phaidros, onurdan disiplinden yoksundur; bilen anlayan bağışlayan bir şeydir; duruşu ve biçimi yoktur; uçuruma sempati duyar; uçurumun ta kendisidir. Demek ki bunu kararlı bir şekilde reddeceğiz, bundan böyle amacımız sırf güzellik olacak., yani sadelik, büyüklük ve yeni bir ahlak, ikinci olarak ise masumluk ve biçim. Fakat biçim ve masumluk, Phaidros, insanı sarhoşluğa ve ihtirasa götürür;
erdemli kişiyi, kanındaki soylu iffetinin alçakça bulduğu korkunç duygu cinayetlerine bile sevk eder, uçuruma, evet bunlar da uçuruma sevk eder.
Biz şairleri oraya götürürler, diyorum çünkü kendimizi yüceltmek elimizde değil bizim, biz sadece azmasını biliriz. 

Şimdi ben gidiyorum, sen burada kal; beni gözden kaybedince sen de kalkar gidersin."  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder