"dizginler" ... "üzengiler"... "böğürler"
















Alan Strang - Atı ilk gördüğümde, Onun ağzına baktım. Ağzında bir zincir vardı. "Acıyor mu?" diye sordum ve at dedi ki... Ondan sonra hep aynıydı. Ne zaman bir nal sesi duysam, Dönüp bakıyordum. Bir kır yolunda, herhangi bir yerde, sadece atların tenlerini ve boyunlarını büküşlerini izlemek için. Terleri o büklümlerden süzülüyordu. "dizginler" kelimesi gibi... "üzengiler"... "böğürler", "yükleyicisinin böğrüne inat, mahmuzlarını şakırdatması"... Sadece bu sözler bile bana kendilerini bize nasıl veriyorlarsa öyle hissetmemi sağlıyordu. Kendimi de öyle hissetmemi. İstedikleri zaman bizleri teperek paramparça edebilirler, ama yapmıyorlar. Onları tüm gün dizginlere bağlamamıza izin veriyorlar, kati bir alçakgönüllülükle. Bize tüm güçlerini veriyorlar, Bizse onları sadece kırbaçlıyoruz. Sonsuza dek koşacaklar. Ölene dek dörtnala gidecekler, ta ki biz onlara "dur" diyene dek. Bizim için yaşıyorlar tüm hayatlarını  sadece bizim için. Yıllar var ki kimseye söylemedim. Annem beni anlayamaz. O binicilik sanatından hoşlanıyor, melon şapkalar, binici pantolonları. Amcamın atlar için özel kostümü vardı, diyor. Fakat bunun anlamı nedir ki? Atlar giyinik değildir.

Onlar çıplaktır. Görüp görebileceğin en çıplak şeylerdir onlar; bir köpekten, kediden, herhangi bir şeyden daha çıplak. Bitkin, uyuz, yaşlı bir atın bile kendi hayatı vardır. Başında melon bir şapkayla korkunç görünür. Lanet şovlarda yürüyüşlerini sınıyorlar, Buna nasıl cüret edebiliyorlar? Kimse anlamıyor. Hiç kimse.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder