Akşamleyin saat beşte...
Sekiz gün taban tepip yollarda bayırlarda,
Ulaştım sonunda Charleroj kasabasına
Ve Yeşil Meyhane'de, ısmarladım kendime,
Bir yarı soğuk tereyağlı-jambonlu ekmek.
Mutlu mu mutlu, uzattım ayaklarımı yeşil masanın,
Altına: Seyre daldım naif desenlerini
Duvar halısının. -Nasıl da hoştu
İri memeli, çapkın bakışlı kızın
-Öpücükten korkacak kızlardan değildi! -
Renkli bir tabakta, güleç bir yüzle bana
Tereyağlı ve ılık jambonlu ekmekler getirmesi,
Pembe jambon ve bir diş kokulu sarmısak.
Ve doldurdu kocaman bardağını köpüklü birayla,
Batan güneşin ışınlarıyla yaldızlı.
ç.n. Ülker İnce
Sekiz gün taban tepip yollarda bayırlarda,
Ulaştım sonunda Charleroj kasabasına
Ve Yeşil Meyhane'de, ısmarladım kendime,
Bir yarı soğuk tereyağlı-jambonlu ekmek.
Mutlu mu mutlu, uzattım ayaklarımı yeşil masanın,
Altına: Seyre daldım naif desenlerini
Duvar halısının. -Nasıl da hoştu
İri memeli, çapkın bakışlı kızın
-Öpücükten korkacak kızlardan değildi! -
Renkli bir tabakta, güleç bir yüzle bana
Tereyağlı ve ılık jambonlu ekmekler getirmesi,
Pembe jambon ve bir diş kokulu sarmısak.
Ve doldurdu kocaman bardağını köpüklü birayla,
Batan güneşin ışınlarıyla yaldızlı.
ç.n. Ülker İnce
Yazma etkinliğini sürdürmemenin, isteyerek kesmenin Fransız edebiyatında parlak bir örneği vardır: Rimbaud (1854 -1891);Verlaine'ın tabancayla Rimbaud'u yaralaması: 1873.
Bu noktadan sonra Rimbaud'daki yazıdan tam olarak kopuş. İşin en güç tarafı, Rimbaud'nun bütün yorumculara kendi kararının mutlak donukluğunu kabul ettirmiş olmasıdır (çünkü bir Rimbaud miti vardır): Bu, Kierkegaard'ın görmüş olduğu inanç donukluğuna benzer. Etkinliğe isteyerek son verme, yok olma tamdır.
1879'da Roche'a dönen Rimbaud, kendisine, hala edebiyatı düşünüp düşünmediğini soran Ernest Delahaye'e kesinlikle donuk, duygusal olmayan, arzunun yansız durumunu yansıtan şu tümceyle yanıt verir: " Ben artık ilgilenmiyorum bununla"
Rimbaud'nun yazmayı bırakma kararı, onun için geçmişi, edebiyatı, Charleville'deki dostlarıyla ilişkisini koparmasına yol açar, aynı zamanda da, kuşkusuz kitapların mutlak biçimde hayatından çıkmasına neden olur. Rimbaud dostu Pierquin'e şöyle yazar: " Kitap satın almak, daha çok da bu türden olanları satın almak, tamamıyla budalaca bir şey. Omuzlarında bütün bunların yerini alacak bir kafa taşıyorsun. Raflara dizilmiş bu kitaplar eski duvarların sıvası dökülmüş hallerini örtmede kullanılır ancak."
Tartışması yapılmış tek şey ise bu yazmayı kesme eyleminin tarihidir: 1870 - Poesies (şiirler), 1871 - Poesies, 1872 - aydınlanmalar, Mayıs 1873 - Cehennemde Bir mevsim - Kasım 1873 : bu tarihten sonra edebiyata karşı artık hiçbir ilgi yok.
Ama, bir arzunun mutlak biçimde yok oluşunu saptamak ve şaşkınlıkla seyretmekle yetinen bizler için,yazmayı kesme kararını kabaca 1873 ile 1875 arasına, yani tam olarak Rimbaud'nun 20'li yaşlarına oturtmak yeterlidir. Rimbaud'nun önünde hala, yaşayacağı yaklaşık 20 yıl vardır: Bir başka Rimbaud'dur bu.
Rimbaud bir arzudan (yazma arzusundan kopar) ama onun yerine, onun kadar şiddetli, radikal ve hatta çılgınca bir başka arzu koyar: Yolculuk Yapmak.
Tam anlamıyla çılgınca bir arzudur bu. Rimbaud, daha henüz yeniyetmelik günlerinde, yaya olarak inanılmaz yolculuklar yapmıştır. Cebinde tek kuruşu olmadan yürümüş, yürümüştür.(bugün olsa belki otostop yapardı? Kimbilir belki de yalnız başına yürümek istiyordu?) Sonra çılgıncasına değişik diller öğrenme tutkusu kapladı içini. Özellikle 1873'ten başlayarak da değişik ülkelere yolculuklar yaptı: İngiltere, Almanya, İsviçre üzerinden İtalya, Charleville'e birçok kez dönüş, Avrupa'yı dolaşma, java (ormana kaçış) Avusturya, Kıbrıs (bir taş ocağında çalışan işçilere gözcülük), Kızıldeniz - bütün bunlar 1875 le 1881 arasında gerçekleşti. Bir tuhaf alışkanlıkta (bir -mani'de) rastlanılan özelliklerdir bunlar.
...
Bu yolculuk arzusunun yerini sonunda bir ikinci libido alır; keşfetmek, sömürgeleştirmek (Habeşistan'da)... Rimbaud kendini keşfetme eğiliminin önemli olduğunu biliyordu; Habeşistan'ın içlerine girmeyi sağlayacak büyük yolu saptamıştı: Bu da Etiyopya'daki ilk demiryolunun izleyeceği hat olacaktı.O, hiç gecikmeden Cibuti'nin coğrafi ve ekonomik gücünü de fark etmişti. - Şair ve Gezgin'in rolünü (hala romantik özelliği koruyan figür) artık başka bir rol almıştı: Sömürgeci ve coğrafyacı rolü (şairin gerçek antitezi) Yazdığı tek dize yoktur bu dönemde: "saçma ve mide bulandırıcı çocukça şeylerdir" bunlar.
Rimbaud bizler için bir edebiyat varlığıdır. Rimbaud moderndir ( modernliğin kurucusu olarak kabul edilir), ama ondaki modernlik yazılarından ötürü değildir ya da en azından yazılarından çok yarattığı şaşkınlıkla, yazma eyleminden kopmayı başlatmasıyla moderndir o. Kopmanın radikalliği, arılığı, özgürlüğü de değildir modern olan; öznenin -dil öznesinin- yarılmış, ikiye ayrılmış olduğunu görmemizi sağlamış olmasıdır. Rimbaud'nun içinde sanki biri öbürüne geçmeyen iki "koşullanma" vardı: biri şiire koşullanma (lisede aldığı eğitim aracılığıyla), diğeri yolculuğa koşullanma (belki de annenin yadsınması aracılığıyla?)
Sıradan bir şey mi bu?
Kim bilir?
Rimbaud birbiriyle bağlantısız iki dil kullanmıştı: şair, gezgin, sömürgeci ve sonunda da inançlı insan (ölüm döşeğinde günah çıkartan rimbaud?)
R. Barthes
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder