Gençliğin başlıca eğitim konularından birisi Yalnızlığa katlanmayı öğrenmek olmalıdır.
Kendi kendine yetmek, kendi kendisi için her şey olmak ve tüm varlığımı kendimde taşıyorum diyebilmek, elbette mutluluğumuz için en yararlı özelliktir.
İnsanoğlunun sürü hayvanı doğası. Her bir insana katlanılmaz gelen şey, kendi özünün monotonluğudur: Her aptallık, kendi sıkıntısından mustariptir.
Zorlama, her toplumun ayrılmaz arkadaşıdır ve her toplum, insanın kendi bireyselliği ne denli önemliyse o denli ağır gelen fedakarlıklar ister. Buna göre, herkes kendi benliğinin değeriyle orantılı olarak yalnızlığa lanet edecek, ona katlanacak ya da onu sevecektir. Çünkü yalnızlık içinde zavallı kişi tüm zavallılığını, büyük zihin tüm büyüklüğünü duyumsar. Ayrıca, bir kimse doğanın sıralamasında ne denli yukarda yer alıyorsa, esas olarak ve kaçınılmaz bir biçimde o denli daha yalnız kalır.
Arkadaş canlılığı bizi büyük çoğunluğu ahlaki açıdan kötü ve entelektüel açıdan bön ya da yanlış olan varlıklarla ilişki içine soktuğu için, en tehlikeli hatta yıkıcı eğilimlerden biridir. Arkadaş canlısı olmayan biri, böyle varlıklara gereksinmeyen biridir. Kendi başına, topluma gereksinmeyecek denli çok şeye sahip olmak bile yeterince büyük bir mutluluktur, çünkü hemen hemen tüm acılarımız toplumdan kaynaklanırlar, ve mutluluğumuzun sağlıktan sonraki en önemli unsurunu oluşturan zihinsel huzur her toplum tarafından tehlikeye sokulur ve bu yüzden önemli ölçüde bir yalnızlık olmadan var olamaz.
...
İnsanların çoğunun düpedüz düşük zekalı ve düşük yetenekli, yani kesinlikle seviyesiz olduğunu düşündüğünde; insan, zaman içinde kendisi de (elektriğin dağıtımına benzer bir biçimde) seviyeyi düşürmeden onlarla konuşmasının olanaksız olacağını görecektir ve o zaman "seviyesini düşürmek" deyiminin asıl anlamı ve isabetliliği iyice anlaşılacak, ama yine de, doğasının en düşük bölümüyle iletişim kurabildiği her topluluktan kaçınacaktır. Salaklara ve delilere karşı, aklını kullanmaktan başka yolun olmadığı, bunun da onlarla konuşmamak olduğu görülecektir. İşte o zaman, kimi insanlar toplum içinde, bir baloya gelip de sırf kötürümlerle karşılaşan dansçının durumuna düşeceklerdir?
Kiminle dans edebilir ki?
Akılı ve zekayı belli etmek, tüm ötekileri yeteneksizlikle ve budalalıkla suçlamanın yalnızca dolaylı bir yoludur. Üstelik, sıradan bir doğa kendi karşıtını gördüğünde isyan eder ve bu isyanın gizli kışkırtıcısı kıskançlıktır. Çünkü her gün görülebileceği gibi, insanlar kibirlerini doyurmayı her şeyin önüne koyarlar, bu da ancak kendi benliklerinin başkalarınınkiyle karşılaştırılmasıyla olanaklıdır.
Sadi, Gülistan'da şöyle der:
"Akılsız bir kişi, akıllı bir kişiye karşı, akıllının akılsıza duyduğu soğukluğun yüz katı daha fazla bir nefret duyar."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder