Ayrıcalıklardan yoksun kesimler, bütün dünyada kurtuluş hareketlerinin tarihsel kitle tabanını oluşturmaktadır. Enternasyonal devrimin yıkıcı-patlayıcı karakteri ancak bunlara tezahür eder.
Kayıtsız muhalefet hareketi öldü, kendiliğinden direniş başladı. Bugün bizi birbirimize bağlayan, soyut bir tarih kuramı değil, özgürlük hakkında gevezelik eden, ama kendi toplumsal-ekonomik kurtuluşlarının mücadelesini veren insanların derhal karşılanması gerekli çıkarlarıyla ihtiyaçlarını vahşice bastıran bir toplum karşısında duyduğumuz varoluşsal tiksintidir.
İncelikli olsun, kaba olsun, toplumsal bütünleşme yöntemleri bize sökmez artık. Sistemin iktidar yapısına karşı mücadelede, devlet bürokrasisine ve yerel bürokrasiye, polise, hukuk mekanizmasına, sanayi bürokrasilerine vb verdiğimiz mücadelede duygulara-coşkulara dayalı protesto, pratik-eleştirel bilgiye dönüşür; otomatik üretim güçlerini yok etmeye yönelik, her geçen gün bu dünyaya korku ve ölüm saçan, her geçen dünya ölçeğinde bir soykırıma yol açabilecek olan insanlık dışı savaş ve manipülasyon aygıtlarını yok etmeye yönelik devrimci iradeye dönüşür. Bu mücadele sırasında yeni radikal ihtiyaçlar gelişir; sözgelimi bütün üretim güçlerini, sermaye ve bürokrasi denen prangalardan kurtarma arzusu gibi -insanı uzun çalışma saatlerinden, manipülasyondan, sefaletten kurtarabilecek olan, nihayet bütün üretim güçlerini, üretenlerin bilinçli denetimine verebilecek olan bir arzudur bu.
Halk hakkında değil, halk ile konuşmak. Kitlelerin devrimcileştirilmesinin ön koşulu devrimcilerin devrimcileştirilmesidir.
*
Cogito
Mayıs 68
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder