Devrim, Onurlu İnsanlara verilebilecek en iyi eğitimdir. (CHE)
Kapitalist zincir en zayıf yerinden değil aksine en güçlü yerinden kopacaktır. Neden? Bence bugün bunun cevabını çok açık görüyoruz. Bir an için emperyalist metropolde meydana gelecek radikal bir değişimin küresel boyutta ne tür yankılara sahip olacağını düşünün. Bu değişim Üçüncü Dünya'da ve başka bölgelerdeki zayıf rejimlerin yıkılması anlamına gelecektir.
Geleneksel işçi sınıfı halen olası devrimin toplumsal temeli midir? Yoksa kapitalizmin dönüşümü yeni ve daha geniş bir temel mi yaratmaktadır? Bu soruya geniş kesimler tarafından verilen yetersiz ve Marxist olmayan cevap, sanayi ve temelinde fabrika emeğinin halen devrimin temeli olduğudur. Öne sürülen, bugün gelişmiş sanayi ülkelerindeki emekçi kesimlerin (son defa vurguluyorum ki bu sadece gelişmiş sanayi ülkeleri için geçerlidir) devrimci olmamalarının (ve belki de devrim karşıtı olmalarının) nedeninin onların bilinçlerinin sosyal varoluşlarının gerisinde seyretmesi olduğudur. Yani önümüzde duran bilinen öznel ve nesnel gerçekler karşıtlığıdır. Bu cevabı sadece yetersiz değil aynı zamanda bütünüyle Marxizm dışı buluyorum. Marx hakkında ilk bilmemiz gereken, sosyal varoluşun bilinci belirlediğine inandığıdır. Bu yüzden cevap, işçi sınıfların bugün içerinde bulunduğu sosyal durumda, nesnel koşullarda aranmalı, ikincil olarak bilinç düzeylerine bakılmalıdır. Ya da daha kısaca söylemek gerekirse, eğer işçi sınıfların bilinci değişti ise bunun sebebi onların içinde bulundukları nesnel koşulların değişmiş olmasıdır.
İşçi sınıfının nesnel koşullarını değiştirecek ne olmuştur? Bence kapitalizmin iki ayrı düzeyde istikrar kazanmasına tanık olduk; öncelikle küresel boyutta iktisadi, siyasi ve askeri genişleme, buna ilintili olarak da içeride ve dışarı da yeni sömürgecilik. Kapitalizmin bu yeni dengesi neye yol açmıştır? Bir yandan rekabetçi, bilimsel ve teknik ilerleme yepyeni sanayi dalları yaratmış, iç ve dış pazarları genişletmiştir; öte yandan emeğin yükselen verimliliği kar marjlarındaki düşüşü dengelemiş ve işçi sınıfları için görece yüksek yaşam standartlarını mümkün kılmıştır.
Bu dönüşüm Marxist analiz için çok önemli bir bulguyla, ekonomide üçüncü sektör adı verilen sektörün büyümesiyle parelel olarak gelişmiştir: Tanıtım ve pazarlama endüstrisi, hizmet, eğlence ve benzeri.
**
Devrimci öznenin mücadele sırasında şekilleneceğini kabul etmeliyiz. O sadece mücadele sırasında devrimci özne haine gelebilir.
Devrimin nedeni, amacı, ana hatları, maddi olmayan ihtiyaçlardan şekillenecek gibi görünüyor. Bu şimdiki devrim ile önceki devrim arasındaki nitel bir farklılıktır. Başka bir deyişle, bir devrim maddi ihtiyaçlar karşılandıktan sonra gündemine, ilk defa, insanın sadece işyerinde değil yaşamın tüm boyutları içerisinde özerk hale gelmesini koyacaktır. Günümüzde kapitalizm nüfusun çok büyük bir çoğunluğunun sırtından işlemektedir. Üretim araçlarının kontrolünden ayrıştırılmış bir çoğunluk yaşamını yabancılaşmış emek ile geçirmektedir. Ancak klasik anlamda proleter değildir; öncekiler gibi sefalet içinde yaşamamaktadır. Bu toplumu yöneten küçük sınıftan çok farklı olsalar da genişçe bir bölümü yaşama bakışları, değerleri ve amaçları açısından oldukça burjuvalaşmıştır. Bu geniş çoğunluğun altında, normal üretim sürecinin kenara itilmiş, işsiz ve iş verilemez, ayrıcalıktan yoksun çok sayıda ırksal ve ulusal azınlık yer almaktadır. Bence bu sömürünün yeni teknik yapısıdır: emeğin ve artan verimliliğin mal ve hizmet zenginliğini sürekli artırması; bu ürünlerin ve hizmetlerin üretimi, alımı ve satımı için gereken ve gittikçe artan anlamsız işler ve eylemler; ve bilincin ve dürtülerin bilimsel kontrolü, yani yönlendirilen tatminler ve saldırganlıklar aracılığıyla hakimiyet.
Sömürünün bu teknik yapısı kimin kontrolünde? Reich Amerika'nın Yeşillenmesi adlı kitapta sıkça ve gerçek anlamda kontrolün kimsenin elinde olmadığını savunuyor. Kimse kontrolde olmadığından dolayı devrimden kolay bir şey yoktur ve bu yüzden kabul etmektedir ki devrim iki taraftan da şiddete başvurulmadan meydana gelecektir.
Zannederim ki bana hak vereceksiniz işler bu kadar basit değil. Bence kimin kontrolde olduğu çok açık. Hakimiyeti elinde tutan askerlerden, politikacılardan ve sermayedarlardan oluşan küçük grup artık üretim güçlerini geliştiren bir yöneten sınıf değildir. Tam tersine, bu sınıf gittikçe çaresizleşen saldırgan bir sisteme hizmet doğrultusunda üretim güçlerini saptırmakta ve yok etmektedir. Bu sistem öyle saldırgandır ki, artık yurtdışındaki faaliyetleri iktisadi temellere değil, statükoyu koruma adına topyekün savaş amacına dayanmaktadır. Bu sömürgeci güçyapısı özünde muhafazakar bir çoğunluk tarafından desteklendikçe, siyasi sınıf kavgası tarafsız kapitalizm karşıtı güçler olan ulusal bağımsızlık hareketleriyle ve onların metropollerdeki karşılıklarıyla uluslararası mücadeleye dönüşmektedir.
Cogito 'Mayıs 68' konulu
sayısından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder