Budizm Hristiyanlıktan yüz kere daha gerçekçidir, -bir nesnel ve soğukkanlı soru sorma mirası taşır, yüzlerce yıl sürmüş bir felsefe geleneğinden gelmiştir, geldiğinde de tanrı kavramı giderilmiş haldedir. Budizm, tarihin bize gösterdiği biricik sahici pozitivist dindir... "Günaha karşı savaş" demez, gerçekliğin tam hakkını vererek "acıya karşı savaş" der. Onu hristiyanlıktan derin bir biçimde ayıran da, ahlak kavramlarının kendini aldatıcılığını geride bırakmış olmasıdır, - Budizm benim dilimle söylendikte, iyinin ve kötünün ötesinde durur.
Dayandığı ve göz önüne aldığı iki fizyolojik olgu vardır: İlkin, duyusallığın, incelmiş bir acı çekme yatkınlığı olarak dilegelen aşırı uyarılabilirliği, sonra, aşırı bir tinselleşme ,kavramlara ve mantık işlemlerine dalmış uzun bir yaşam boyunca, kişilik güdüsünün -kişisel olmayan- karşısında zarar görmesi. (Bu iki durumu da, okurlarımdan, en azından bazıları, benim gibi "nesnel" olanlar, kendi deneyimlerinden tanıyacaklardır) Bu fizyolojik temel üzerinde bir depresyon oluşmuştur. Buda, bu duruma hijyenik yaklaşır. Onun karşısına açık havada dolaşmayı, gezgin yaşamını, yiyeceklerde ölçülülüğü ve seçiciliği, bütün alkollü içkilerden kaçınmayı, aynı şekilde, safra yapan kanı kızıştıran bütün tutkulardan kaçınmayı getirir; tasa olmayacak, ne kendi ne de başkaları için. ya dinginlik veren ya da şenlendiren tasarımların oluşmalarını sağlar - başka türden tasarımlardan kurtulmak için de araçlar geliştirir. İyilikseverlik, iyilik yapmak, sağlığa yararlıdır. Dua etmek yasaktır, aynı şekilde münzevlik de; hiçbir kesin buyruk yok, hiçbir zorlama yok, manastır topluluğunun kendi içinde bile (-isteyen çıkıp gidebilir-)
Bütün bunlar,o aşırı uyarılabilirliği güçlendirmenin yollarıydı. Tam bu yüzden başka türlü düşünenlere karşı savaşmayı öğütlemez; öğretisi, kin, çekememezlik, ressentiment duygularından başka hiçbir şeye karşı değildir. (-"düşmanlığa çare düşmanlık değildir"-:bütün budizmin devindirici tekerlemesi...)
Buda'nın öğretisinde bencillik ödev yerine geçer: Gerekli tek şey, "sen acıdan nasıl kurtulacaksın" ilkesi, bütün dinsel diyeti düzenler ve sınırlandırır.
Budizm, bir daha söylersek yüz kere daha soğukkanlı, dürüst, nesneldir. Acısını,acı duyabilirliğini, kendi kendine, günah yorumu yoluyla saygıdeğer kılmak zorunda değildir artık. -Düşündüğünü açıkça söyler: "Acı çekiyorum."
...
İki decadance din arasındaki temel fark... Budizm vaat etmez hiç, yerine getirir. Hristiyanlıksa her şeyi vaat eder, yerine getirdiğiyse hiçtir.
(Antichrist - sf. 26 - 58)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder