Varlık'ın karanlık temelleriyle kurulan bir bağıntıdır Melankoli (Guardini)
Güzellik: Depresif'in öbür dünyası (J.Kristeva)
Güzellik: Depresif'in öbür dünyası (J.Kristeva)
Yas ve Melankoli makalesinde Freud
yası şöyle tanımlar. " Yas genelde sevilen bir kişinin kaybına ya da
bir soyutlamanın (ülke, özgürlük, ideal vb) kaybına verilen tepkidir.
Bazı insanlarda aynı etkiler yas yerine melankoliye sebebiyet verebilir"
Yasın
anahtar kelimesi kayıptır. Peki yas ve melankoli arasındaki fark nedir?
İkisinde de kaybolan bir nesne vardır. Melankolide asıl mesele,
nesnenin dışsal olarak algılanmaması, kişinin bir parçasıymışçasına
içselleştirilmesidir. Melankolik kişi, yas sürecini yaşayamaz; çünkü en
başından itibaren nesneyi eksiğiymiş gibi konumlandırarak
içselleştirmiştir.(...) Melankolik biri yeni birilerini, hatta kendi
dışında kimseyi sevemez. Kayıp durumunda ise bu içselleştirmeyle
eksiğini kayıp zanneder. Ve her ayrılık egosunda bir yaralanmaya sebep
olur,kişi içinden bir parçanın kopup gittiğini sanır.
Melankoli
sürekli ölü bir bedenle yaşamak gibidir; melankolik kişi nerede ve ne
zaman olursa olsun içinde bir ceset taşır. Kişi karşısındaki nesnenin
eksiğini kapatacağını, onu "bir" yapacağını düşünür; oysa eksik, adı
üstünde, hiç olmamış olandır; dolayısıyla da asla gelmeyecek olandır.
Oysa melankolik kişi onu sadece kaybettiğini sanır ve geri
dönmesini, yani tekrar "bir" olmayı bekler. Eksik ve kayıp arasında
yaşanan bu illüzyon beklemeye sebep olur; oysa eksiğin kendisi beklemeyi
sonsuz bir zamana yayar.
Melankolinin
sonsuz yas durumu ve kendini aşağılamaya ek olarak, diğer bir semptomu
da kişinin kendi sesiyle arasında bir bariyer oluşturmasıdır.
Melankoli, kayba verilen narsistik tepkidir. Melankolik kişi eksiğini kayıp gibi algılar ve bu algılama narsisizmle ilgilidir.
Narsisist kişi kendine benzer birini, hayallerin yansıtılmasına en uygun kişiyi, arzular ve aşık olur. Bu durumda libidinal
enerji yatırımının aşık olunan kişiye yapıldığı sanılır; oysa kişi bu
yatırımı kendisine yapmaktadır. Ve aynı zamanda karşısındakini eksiği -
kendini bir bütün yapacak kayıp parça - olarak konumlandırdığından
ayrılık anında içinden bir parça kopmuş sanır. Her ilişki sona erdiğinde
yastan ziyade bir ego yaralanması -narsistik
bir yaralanma- yaşarken, bir yandan da duygusal yatırımını yaptığını
sandığı nesnenin geri dönüşünü bekler. Bu bekleyişin sonsuzluğu da
melankoliye neden olur.
Narsistik
ve melankolik kişi içten içe arzuladığının esasında başkası değil
kendisi olduğunu bildiğinden, asla ulaşılamayacağını bildiği birine aşık
olmayı tercih eder. Kayıpta ortaya çıkacak olumsuz durumu ve kişinin
kendiyle yüzleşmesini engellemenin tek bir yolu vardır: arzunun
gerçekleşmemesini sağlamak. (Kusursuz aşk gerçeğin değil fantazinin bir parçasıdır)
Cogito dergisinin Melankoli
konulu sayısından alıntıdır.
*
"Ne istiyorsun" diyor...Seni istiyorum, seni,
ölünceye kadar. Bu yeter mi?
*
ölünceye kadar. Bu yeter mi?
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder