Yetişme yıllarımda, Felsefe ile Edebiyat’ın eşit payları oldu. İlk ürünlerime doğrudan yansıyan bir durumdur bu. Zamanla, düşünme dilinin yazınsal dille çatışması, Felsefeye duyduğum ilginin ikincil bir düzleme inmesine yol açtı. Bir kopma değil şüphesiz, sözünü ettiğim: Bir mesafe alma sorunu. Bugün, Felsefeyle temasımın farklı bir boyut aldığı kanısındayım-. Artık ona Edebiyat’a bir biçimde zarar verebilecek bir alan olarak bakmıyorum. Şu da eklenebilir: “Sistem” filozoflarından çok “üslup” filozoflarına yakınlık duydum baştan beri; Schopenhauer’den, Nietzsche’den Deleuze’e uzanan bir çizgide.
Enis Batur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder