Hayatım boyunca yabanda yalnız bir gezgin olacağımı her geçen gün daha da çok düşünüyorum. Tanrım, patikalar beni nasıl da çekiyor. Bunun üzerimdeki karşı konulamaz cazibesini idrak etmeniz mümkün değil. Her şey bir kenara, yalnız başına yolda olmak en iyisi... Hiçbir zaman durmayacağım. Ve dünyadan göçme vakti geldiğinde, bunun için en vahşi, en yalnız, en ıssız yeri bulacağım.
Bu diyarların güzelliği artık benim bir parçam haline geliyor. Kendimi hayattan iyice kopmuş ve bir şekilde daha yumuşak başlı hissediyorum... Burada birkaç iyi arkadaşım olsa da aralarında neden burada bulunduğumu ya da ne yaptığımı gerçekten anlayan yok. Ama dar sınırlara sahip bir anlayıştan daha fazlasını taşıyan birileriyle de karşılaşmış değilim. Yalnız başıma çok ilerlemiş durumdayım. Çoğu insanın yaşadığı şekliyle hayat beni hiçbir zaman tatmin etmedi. Her zaman için çok daha yoğun ve zengin bir hayat yaşamak istedim.
Bu seneki yolculuklarımda çok daha fazla riske girdim ve hiçbir zaman yaşamadığım denli vahşi maceralar yaşadım. Nasıl da büyülü bir ülkeydi gördüğüm; uzayıp giden heybetli, çorak topraklar, gözlerden ırak ve yüksek platolar, parlak kırmızı kum çöllerinin üzerinde yükselen mavi dağlar, dip noktası ancak bir buçuk metre genişliğinde olan yüzlerce metre derinliğe sahip kanyonlar, isimsiz kanyonlar üzerinde yakalandığım ani sağanaklar ve sarp kayalık sakinlerinin bin yıl önce terk edilmiş evleri.
everett ruess
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder