Fotoğrafçı olma kararım, savaş fotoğrafçısı olma düşüncesiyle başladı. Bu kararı, 70'li yılların başında Vietnam Savaşı sırasında aldım. Vietnam'dan gelen fotoğraflar, bize gerçekte perdenin arkasında neler olduğunu gösterdi. Bu fotoğraflar, siyasi ve askeri liderlerin söylediklerinin tam tersini gözler önüne sermekteydi. Bunlar, güçlü ve ölümcül savaşın ne kadar insafsız ve ne kadar soğuk olduğunu gösteren doğrudan belgesel fotoğraflardı. Bu fotoğraflardan çok etkilendim ve sonunda hayatımı bu geleneği devam ettirmeye adamaya karar verdim. Bu işi yapabilmek için kendimden emin olmayı hissetmem, uzun zaman aldı. Çevremdeki diğer insanları buna inandırmadan önce, kendimi inandırmam gerekiyordu. 1980 yılında bir gece çok açık bir fikirle uyandım: "Öğrenebileceğim her şeyi öğrendim şimdi, savaş fotoğrafçısı olmak için New York'a gidip şansımı deneme zamanıdır." dedim. Savaşın olduğu ülkelerde bu işi yapmaya hazır olduğumu hissediyordum. Gerçekten hemen sözleşmeler yaptım. Bu, duyguların yoğun olduğu heyecanlı bir andı. Tarihe tanıklık edeceğimi hissediyordum. Bu tarihe tanıklık, akademik bakış açısından veya uzaktan değil; tarihin gidişatı içerisinde sıradan insanlara ne olduğu ile ilgiliydi. Bu, benim için en heyecan verici ve emek harcamaya değen deneyimdir. Bu, neden fotoğrafçı olduğumu gösteren deneyimdir. Bu nedenle bunları anlatmak istedim. Daha sonra bunun tehlikeyle karşı karşıya gelmeyi, bir anlamıyla macerayı ve insanların doğrudan duygularını hissetmeyi içerdiği gördüm. Bu, bir tiyatro sahnesi gibiydi; fakat seyirci olmak yerine sahnedeyim ve senaryo, dakika dakika gelişmelerle yazılmaktaydı. Ne olduğunu anlayabilmen için olayları anlaman, önceden ne olacağını sezmen ve ayrıca bu olaylarla duygusal ve zihinsel olarak bağlantı kurman gerekliydi. Fotoğraf çekerken kişisel vizyonumu nasıl geliştireceğimi ve kendi duygularımı nasıl ifade edeceğimi öğrenmeliydim. Bunun için kendi duygularımı bilmem gerekir. Fotoğraf sayesinde dünyayı ve kendimi keşfettim.
James Nachtwey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder