Mektup Yazmak



Mektup yazmak yüce bir ödev, yaşantıyı biçimliyen bir gereklilik. İnsan geriye bakarak günleri, yılları aşar, sonra da kendine sorar: neler yaptım ben şimdiye dek? Cevap verir: mektup yazdım! Peki ya, neler yitirdim bu yüzden? Birçok karşılık verilebilir buna: hayatı, bir saati aşan sevmeleri, gülmeyi sonra, gezintileri, yıldızlı göğü, okumakla geçirilecek bir akşamı, satrancı, eğlentiyi, kalemi başka yollarda kullanmak olanaklarından en az birkaçını. Yazılmamış öykülerden, şiirlerden söz açmıyorum: gerçekten biçime varmak istiyenin, ışığa koşması önlenemez. Ama «günlük» e gelince örneğin, mektupların yüzünden en yoksul başlangıçlardan öte gidemedi yirmi yıldan beri. Kaç kez güzel ciltli bir defter, önümde günlük olarak hazır durdu, kaç kez birkaç yapraktan sonra alınyazısı değişiverdi; saymak istemiyorum. Sonunda, akıllanınca kişi, vazgeçiyor bundan, öz-söz-lerle günün getirdikleri yazılan bir nöbet defteri tutmakla yetinir oluyor; şöyle örneğin:

«17 ocak. Durgun bir sabah, tam çalışmak için. Akşam üzeri Bettine D. Tauwind geldi. Tıp duruşmasıyla ilgili inceleme okundu. Sonra köye. 'Hermann hasta. Kanser olabilir. Sonra bir kez daha, Daphnis ile Chloe’ye kapıldım, yine sarıcı. İkiye dek mektuplar. «İkiye dek» —gecenin ikisine dek tabiî—. «Mektuplar»: 

Bu durumda nasıl başka eser yazılsın? Yıllar boyu böyle gitti bu. Hayır, bizden sonrakiler —bütün suçlu sevincimizle alalım şu yüce «bizden sonrakiler» sözünü— şöyle böyle okunabilir bir günlükten yoksun kalacaklar, ama çağdaşlar da dürüst bir mektup yazarı kazandılar buna karşılık.

Bunun nedenleri, hayat koşullarıdır yalnızca; birinin yaşantısı herkesin yaşantısıdır. İnsan erkenden evden ayrılmıştır, ve —ister istemez— mektup yazmak zorundadır- Pazarları kısa haberler ya da haftanın olayları: sınıfla yapılan gezi, kompozisyon notu, hastalık ve arkadaşı görmeğe gidiş; doğum günlerinde şu ilkönce karalaması yapılan güzel mektuplar; bayramlardan sonra ise, hani haklarında Albert Schvreizer’in bir sürü gerçek, şaşılası şeyler yazdığı teşekkür-nameler. Kutlu ana babamıza mektuplardı bunlar, kardeşimize, belki birkaç akrabaya, arkadaşlara. İşte bu sırada arkadaş mektupları önem kazandı birden. Bizim kuşağın çocukluğu ve gençliği, savaşta, ilk Dünya Savaşında geçmişti; o zamanlar sahra postası mektupları çıktı ortaya: kimse onların sonradan bizim için ne demek olacağını düşünmedi o zamanlar. Savaş bittiğinde çocukluğumuz da hemen hemen bitmişti. - Mektuplaşma gittikçe, çevremize girmiş, şu ya da bu yaşlının karşısında başarılmış, kendi kendimizle bir hesaplaşma, böylece de önemli bir kazanç halini almıştı. Hemen sonunda da ona buna tutulmalar; mektuplardan, kâğıt parçacıklarından, itiraflardan ve yankılardan başka kurtuluş yolu görünmüyordu ortalıkta. İlk kez lâmba geceyarısından sonraya dek yanık kaldı, mektup yazmak bir iş oldu, bu sözü hak eden bir iş. Gönlün işi; yönetmenin yaptığı gibi yapılamazdı bu iş; «Yazınız kızım: - Sayın Bay!..» Şunun bilinmesi gerek: mektup yazmayı bitirmek sözü barbar bir dünyadan geliyor. Bitirmek sözcüğü bitirmek eşittir öldürmek düşüncesini korkulu bir yakınlığa getiriyor hemencecik. Hayır, nice zaman ayırırsak ayıralım, mektup yazmayı ikinci derecede bir iş olarak görmemeliyiz. Mektup yazmıya koyulan, yaptığı işin, hiç olmazsa bir noktada dünya yalnızlığını kırmak, yer ve zaman uzaklığını yüreklice yenmek denemesinden daha az önemli olmadığını bilmelidir. Engeller sezilecek, gerilimler, tedirginlikler, yabancılıklar, yanlış anlamalar olacak. Mektup yazan ise bu, durumda edindiği her şeyi, işi için bir araya toplıyacaktır: düşünüş gücünü, ölçüyü, değer duygusunu, inceliği ve mizahı, ruh ve sevgiyi. İyi mektup, ancak kendisini her şeyiyle birleştirebilen bir insanın başarısıdır; bu durumda ona, şu ya da bu mektup için nice zaman harcadığı sorulduğunda o: «Kırk beş dakika ve bütün hayatımı» gibi bir karşılık verirse, bu aşırılık ve ölçüsüzlük değildir.

Albrecht Goes

ilgili okumalar:
https://kaotikbenlik.blogspot.com.tr/2017/09/Mektuba Ağıt
https://kaotikbenlik.blogspot.com.tr/2013/05/mektup-sanat.html
https://kaotikbenlik.blogspot.com.tr/2017/09/çığlık mektuplar

bir de Nietzsche:

Kitap yazmayan, çok düşünen ve yeterli toplumsallık içinde yaşamayan birisi, genellikle iyi bir mektup yazarı olacaktır. https://kaotikbenlik.blogspot.com.tr/2013/01/deha-tapns-kibirdendir-nietzsche.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder